Ürünlerimiz    İletişim    ilan ekle
 Anasayfa
 Ürünlerimiz
 Yemek Tarifleri

 Ana Sayfa
 Tarımsal Haberler
 Arıcılık
 Bağcılık
 Balıkçılık
 Beslenme
 Büyükbaş Yetiştiriciliği
 Gıda
 İpekböceği
 Kanatlı
 Kooperatifcilik
 Küçükbaş yetiştiriciliği
 Meyvecilik
 Sebzecilik
 Tavukçuluk
 Sulama
 Gübreleme
 Peyzaj
 Yetiştiricilik
 Bize Ulaşın
 Linkler
 Toprak su Muhafazası
 Destekleme
 Site Haritası
 Ürünlerimiz


Ürünlerimiz
Meyve fidanı
Aşı Bağı
Meyve tohumu
Aşısız yabani çöğür
Klonal çöğür


 Bilgi için
0 544 543 7177
cinarziraat@hotmail.com

Meyvecilik Ana Sayfası



TURUNÇGIL YETISTIRICILIGI

 

Bu dersimizde turunçgil meyvelerinden Portakal, Mandarin, Limon ve Altıntop yetiştiriciliğini, meyve hastalık ve zararlıları ile mücadelesi konularını işleyeceğiz.

TURUNÇGİL YETİŞTİRİCİLİĞİ

Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de turunçgillerden en çok portakal yetiştirilir. Limon ve mandarin ise, birbirine yakın miktarlarda üretilir. En az miktarda yetiştirilen tür altıntoptur.

İKLİM

Turunçgiller Ülkemizde Akdeniz, Ege ve kısmen de Doğu Karadeniz bölgelerindeki, iklim şartlarının uygun olduğu yörelerde yetiştirilir.

Yetiştiriciliğini sınırlayan en önemli iklim olayı, düşük sıcaklıklar (don)'dır. Türlerin düşük sıcaklıklara dayanıklılıkları farklılıklar gösterir.

Limon 0°C, portakal -2°C, altıntop -3°C ve mandarin -4°C'nin altında zarar görür. Zararın şiddeti don olayının süresine bağlıdır. Uzun sürerse zararı da artar.

İkinci önemli iklim faktörü, rüzgardır. Rüzgar hem şiddetiyle (ağaçların kırılması, meyve dökümü), hem de soğukluğuyla turunçgillere zarar verir.

ANAÇ

Akdeniz bölgesinde yetiştirilecek olan bütün çeşitlerin, uygun anacı turunçtur. Satsuma mandarini yetiştirilecek yöreler için ise, anaç olarak üç yapraklı ve melezleri uygun olmaktadır. Melezlerden Troyer ve Carrizo kullanılmaktadır.

TOPRAK

Dikimden önce arazinin toprağı, mutlaka analiz ettirilmelidir. Turunçgil kökleri toprağın 5-120 cm derinliğinde bulunur. Turunçgil bahçesi tesis edilecek yerin toprak derinliği en az 1.5-2 m olmalıdır. Turunçgiller, bitki besin maddelerince ve humusca zengin, süzek geçirgen toprakları tercih ederler.

Turunçgiller için uygun topraklar; hafif ve orta ağır yapıda, iyi drene olabilen, gevşek ve iyi havalanabilen, kumlu, kumlu-tınlı, tınlı, killi tınlı yapıdaki topraklardır. Bunlar içerisinde, süzek ve iyi havalanabilen kumlu-tınlı topraklar ise en uygun olanıdır.

Taban suyu yüksek olan toprakları hiç sevmez. Böyle yerlerde, mutlaka drenaj yapılmalıdır. Ağır bünyeli ve fazla kireçli topraklar da turunçgiller için tercih edilmez.

TURUNÇGİL BAHÇESİ YERİNİN SEÇİMİ

Turunçgil yetiştiriciliğinde bahçe yerinin seçimini bir çok faktör etkilemektedir. Genelde uygun bir bahçe yeri seçimi için üç temel özellik bulunmalıdır.

- Yetiştirilecek tür ve çeşit için en yüksek ve en düşük sıcaklıklar bakımından uygun, rüzgar zararından arınmış bir iklim,

- İç drenaja sahip, yeterince derin ve verimli, yeksenak bir toprak,

- Sulama için yeter miktarda ve iyi kalitede su.

Bahçe tesisi için seçilen alan özellikle sıkça donlara maruz kalmamalı, en az on yıllık iklim kayıtları gözden geçirilmelidir. Don gölü oluşumuna uygun çukur ve alçak araziler ile vadi tabanlarında bahçe tesisinden kaçınılmalıdır. Fazla yağış alan alçak arazilerde ise suyun drene edilebilme olanakları iyice incelenmelidir.

BAHÇE TESİSİ

Turunçgil yetiştiriciliği için, öncelikle, kaliteli fidan üretimi veya temini gerekir.

Turunçgil yetiştiriciliğinde yüksek verim ve kalite elde etmenin ilk koşulu, virüsten ari sertifikalı fidanlarla bahçe tesis etmektir. 1992 yılından beri Antalya Narenciye ve Seracılık Araştırma Enstitüsü virüsten ari sertifikalı turunçgil aşıgözü ve fidanı üretmekte olup, fidan üreticilerinin ve turunçgil yetiştiricilerinin hizmetine sunmaktadır (Şekil 1).

Sağlıklı fidanlardan, iyi ürün elde edebilmek için, dikiminde de özen gösterilmesi gereklidir. Dikimden önce, arazi parsellere ayrılır. Yabancı ot ve diğer bitkiler temizlenir.

Şekil 1. Virüssüz turunçgil çöğürleri.

Kaliteli ve bol meyve elde edebilmek için, bahçenin kenarına rüzgarkıran dikilmelidir (Şekil 2). Bunun için, yayvan ve dikine gelişen serviler tercih edilir. Araları 1 m'den daha sık olmamalıdır.

Şekil 2. Rüzgarkıranlı turunçgil bahçesi.

Çizelge 1. Dikim mesafeleri.

TÜR VE ÇEŞİT

ARALIKLAR

Washington portakalı

7x7 m

Yafa-Valencia Portakalı

8x8 m

Limonlar

7x7 m

Satsuma mandarini

5x5 m

Klemantin mandarini

6x6 m

Altıntoplar

8x8 m

Eğer arazinin tesviyesi bozuksa, dikim öncesi tesviye yapılır. Daha sonra, önerilen dikim aralıklarına göre, dikim yerleri işaretlenir. Turunçgiller için kare dikim tercih edilir. Çeşitlere göre, dikim aralıkları 5 ila 8 m arasında değişir.

Ülkemizde, uygun dikim zamanı ilkbahar dönemidir. Şubat ortalarından nisan sonlarına kadar, dikime devam edilebilir. Dikimden önce, fidanlarda budama yapılmalıdır. Naylon (polietilen) torbalarda yetiştirilen fidanlarda da, dikim budaması uygulanmalıdır. Fidanların tutması ve gelişmesi için, bu husus çok önemlidir. Naylon torbalardaki fidanlar, genellikle gölge evlerinde ve seralarda yetiştirildiklerinden; dikimden önce, topluca 10-15 gün süreyle, güneş altında bekletilmelidir.

Dikimin derin olmamasına çok dikkat edilmelidir. Dikimden sonra topak sıkıştırılmalı, fidan başına, en az 35-40 litre can suyu verilmelidir. Dikimi yapılan fidanların gövdeleri, hava şartlarına (özellikle güneşe) karşı korumak amacıyla kalın bir kağıtla sarılmalıdır. Fidan büyüdükçe, kağıdın yerine kireç badanası yapılabilir.

Sık aralıklarla dikilmiş eski bahçelerden, yeterli miktarda ve kaliteli meyve elde etmek için, ağaçların mutlaka seyreltilmesi gerekir. Bu suretle, her türlü bakım işlemi de kolay uygulanabilir hale gelecektir. Seyreltme, verilen plana uygun olarak, köşegen doğrultusunda yapılmalıdır.

BUDAMA

Budama; ağaçların dengeli ve kuvvetli taç oluşturması; verimlilik süresinin uzatılması; fazla ve kaliteli ürün elde edilmesi; uygun olmayan iklim koşullarıyla, hastalık ve zararlıların olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması; zirai mücadelede başarının artması; hasatta kolaylık; bazı durumlarda, verimden düşmüş ağaçların yeniden kazanılması gibi, yararlar sağlar.

Şekil budaması yapılmış olan fidanlar, bahçeye dikilince, 2-3 yıl süreyle budama yapılmaz. Eğer fidanlarda şekil budaması yapılmamışsa, bu işlem bahçede uygulanır (Şekil 3).

Şekil 3. Turunçgil fidanında şematik olarak şekil budaması.

Fidan meyveye yatıncaya kadar, yalnız ana dallarla, bundan çıkan iskelet dalları kısaltılır. Sıkışıklık yapan, istenmeyen sürgünler çıkarılır.

Ağacın ortasından geçip, çatallaşma ve karışıklık yaratan dallar, mutlaka alınmalıdır.

Budama öncesi ve budamada ağaç değiştirirken, budama aletleri mutlaka ilaçlarla muamele edilmelidir. Turunçgillerde budama zamanı, kış soğukları tehlikesinin ortadan kalktığı, ağaçların yeteri kadar uyanmadığı, Şubat-Mart aylarıdır. Ancak uçkurutan hastalığıyla bulaşık olan limon bahçeleri, sıcak aylarda (Temmuz-Ağustos) budanmalıdır. Genel olarak, dikkat edilecek hususlar şu şekilde olmalıdır:

Öncelikle kuru dallar alınır. Obur dalların, büyümesine müsaade etmeden, her zaman alınması gereklidir. Birbiri üzerine binmiş ve sürtünme meydana getiren dallardan, alttaki dallar çıkartılır. Baş parmak ve daha kalın dalların kesim yeri, kesimden bir gün sonra, mutlaka macunlanmalıdır.

TOPRAK İŞLEME

Turunçgillerde, yıllık bakım işlerinden toprak işlemede; toprak ya işlenmez yada en az düzeyde işlenir. Toprak işlemenin genelde amacı, yabancı otları imha etmektir. Bu işlem uygun ot öldürücü ilaçlarla da yapılabilir.

Akdeniz ve Ege bölgesi koşullarında toprak; kışın örtülü bırakılarak, yazın işlenir. Turunçgiller, derin işlenmeye çok hassas olup; bu yapıldığında, kökler, büyük oranda zarar görürler. Buna bağlı olarak, meyve küçük kalır ve ağaçlarda gelişme yavaşlar. Turunçgillerde en uygun toprak işleme derinliği, 8 ila 12 cm civarındadır. Toprak, mutlaka tavlı olduğu zaman işlenmelidir. Toprak işleme aletleri ağır olmamalıdır. Ağır işleme, toprağın sıkışmasına neden olur; bu durumda ağaçların beslenmesi engellenir.

SULAMA

Genellikle, yaz aylarının kurak geçtiği; Akdeniz ve Ege Bölgelerinde, turunçgillerde sulama gerekir. Sulama suyu yeterli miktarda bulunmalı ve iyi kalite özellikleri taşımalıdır. Sodyum, klor ve bor gibi elementler, suda çok düşük miktarlarda bulunmalıdır.

Ülkemizde, turunçgillerin sulanmasında genellikle, çanak veya tava ile karık usulü, uygulanır. Yeni kurulan turunçgil bahçelerinde, karık usulü tercih edilmelidir.

Türlerin su ihtiyacı değişiktir. En çok limonlar su ister. Daha sonra birbirine yakın miktarlarda altıntop ve portakallar gelir. En az su mandarinlere verilir. Yıllık su ihtiyacı, 875-825 mm arasında değişir.

Sulama aralıklarının tespitinde, hava kuraklık durumu ve toprak yapısı, en önemli faktörlerdir. Nisan-Mayıs aylarında başlayan sulamalar, havaların çok kurak seyrettiği, Temmuz-Ağustos aylarında, daha sık aralıklarla yapılmalıdır. İklime bağlı olarak yapılan sulamalar, Ekim-Kasım aylarına kadar devam eder. Turunçgillerde 15 ila 35 gün arayla yapılacak yüzey sulaması genellikle yeterlidir.

Damla ve yağmurlama sulama da, ülkemiz turunçgil bahçelerine girmiş bulunmaktadır. Bunların, verim ve kalite artışı yönünden önemli avantajları vardır. Özellikle sulama suyunun yetersiz olduğu yörelerde, başarıyla kullanılabilir.

GÜBRELEME

Turunçgillerde tekniğine göre gübreleme için, mutlaka yaprak ve toprak analizlerinin yaptırılması gerekir. Analiz için yaprak ve toprak örnekleri, Eylül ortasından Kasım başına kadar olan dönemde ve mutlaka uzman elemanlarca alınmalıdır.

Turunçgillerin gübrelenmesi ile ilgili, yaprak ve toprak analizleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na bağlı İçel, Antalya, Alata ve İzmir-Bornova'daki, uzman elemanların çalıştığı, modern laboratuvarları bulunan, araştırma enstitülerinde yaptırılabilmekte ve gübreleme tavsiyeleri buralardan kısa sürede alınabilmektedir. Gübrelerin mutlaka bu tavsiyeler doğrultusunda verilmesi gerekir.

Genelde, en fazla miktarda gübre limonlara, en az mandarinlere, orta derecede portakal ve altıntoplara verilir. Gübrelemede, ilk uygulama Kasım-Aralık aylarında yapılır. Bu devrede fosforlu ve potaslı gübrelerle, çiftlik gübresi; ağacın taç hizasına açılacak 15-20 cm derinlik ve genişlikteki, çukur veya bant içerisine verilerek üzeri kapatılıp bahçe sulanır.

Azotlu gübrelerin ilk uygulaması ise, çiçeklenme devresinden önce yani tomurcuklanma dönemidir. Bu dönem genellikle Şubat sonu-Mart başına rastlar. Azotlu gübre, ağaçların taç çevresinde serpilerek verilir. 2. uygulama ise; Mayıs ayı ortalarından, Haziran ayının ilk haftasına kadar olan devrede, sulama suyuyla birlikte yapılır.

Gerek gübre miktarında, gerekse veriş şekil ve zamanlarında, tavsiyelere mutlaka uyulmalıdır.

HORMON UYGULAMASI

Turunçgillerde bitki gelişmesini düzenleyiciler (hormonlar) genellikle, meyve tutumunun arttırılması, (Klemantin mandarini) amacıyla kullanılır. Bunlarla birlikte, bazı çekirdeksiz çeşitlerde (Washington ve Yafa portakalları ile altıntoplar) haziran dökümü ve hasat önü dökümlerinin azaltılması için de kullanılabilir. Bunun için, resmi kuruluşlardaki uzmanlara başvurulmalıdır. Aksi halde, beklenilen amacın tam tersi bir tepki elde edilebilir.

Uygulamalarda, bu faydaları sağlamak üzere, ruhsat alınmış maddeler kullanılmalıdır. Ruhsatı olmayan maddelerin kullanımı; hem beklenen faydanın çıkmamasına neden olur, hem de insan ve çevre sağlığı yönünden zararlar meydana getirebilir.

HASAT

Eğer yıllık bakım işleri tekniğine göre yapılmışsa; hasatta üreticinin yüzü gülecek ve daha çok ve daha kaliteli meyve elde edilecektir. Hasat, uzman işçiler tarafından ve tekniğine uygun olarak yapılmalıdır.

Bütün ürünler gibi, turunçgillerin de, hasat zamanının tespiti çok önemlidir. Zamanında erken veya daha geç yapılacak hasat; meyve kalitesini düşürür ve dayanıklılığını azaltır. Hasat, mutlaka olgun meyvelerde yapılmalıdır. Olgunluğun tespitinde, genellikle meyvede usare oranı, şeker, asitlik ve meyve kabuk rengi değişimleri göz önüne alınır. Esasen, uzun yıllar boyunca hasat yapıldığından, hasat zamanının belirlenmesinde, fazla bir yanılma olmaz.

Hasat temizlenip ilaçlanmış makasla yapılmalı ve saplar uzun bırakılmalıdır.

Hasat sırasında, hava açık veya güneşli olmalı, ağaçlar ıslak olmamalıdır. Hasatta merdiven kullanılmalı; hasat yapılırken ağaçlara zarar verilmemelidir. Hasada başlarken, önce ağaçların, etek dallarındaki meyveler toplanmalıdır. Hasat edilen meyvelerin zarar görmemesi için, toplama kaplarının içleri, düzgün olmalı veya gerekli önlemler alınmalıdır.

Hasat edilen meyvelerden, bereli ve hastalıklı olanları ayıklandıktan sonra, taşıma kaplarına konulmalıdır. Taşıma kapları, hastalık bulaşmalarını önlemek için, doğrudan toprağa konulmamalıdır. Toplanmış meyveler, bahçede bir gece bekletilmelidir.

AMBALAJLAMA

Her ne kadar, hasat edilen meyveler, az miktarda olduklarında, bahçenin kenarında tasnif edilip ambalajlanabilirse de; meyve çoğaldığında ve iyi bir ambalaj yapmak için, mutlaka paketleme evleri kullanılmalıdır. Türkiye'de üretilen bütün meyveleri işleyecek kapasitede paketleme evleri bulunmaktadır. Bunlar yetiştirme bölgelerine dağılmış durumdadır.

Taşıma kapları ile topluca paketleme evlerine getirilen meyveler, burada, bantlar üzerinde önce ayıklanır, daha sonra yıkama bölümlerinde, özel ilaçlı sıvılarla ve fırçalarla temizlenir. Gerekirse (özellikle ihracat için) mumlanır ve kurutulur. Daha sonra, çaplarına göre boylanarak, uygun boyutlardaki ambalaj sandıklarına yerleştirilir. (Şekil 4) Bu suretle, meyveler iç ve dış pazarlama için, hazırlanmış olur.


Şekil 4. Ambalajlanmış turunçgil meyveleri

DEPOLAMA

Turunçgillerde en ihmal edilen hususlardan birisi de depolamadır. Halbuki, depolamanın çok önemli avantajları bulunmaktadır. Bunlar,

•  Ağaç üzerinde oluşan kaliteyi, meyve tüketilinceye kadar muhafaza etmek,

•  Pazara düzenli olarak meyve arz edilerek, fiyat istikrarı sağlamak,

•  Özellikle ihracat için, toplu ve düzenli meyve temin etmek;

Bu avantajlardan yararlanabilmek için, meyveler mutlaka, soğuk depolara konularak muhafaza edilmelidir.

Turunçgil meyveleri, adi depolarda veya makineyle soğutulan depolarda muhafaza edilirler. Kış aylarında, adi depo olarak havalandırılabilen herhangi bir oda kullanılabilir. Havalar ısındıktan sonra, bu odalarda meyve muhafaza edilmez. Ülkemizde, "yatak limonculuğu" denilen işlem, buna örnektir. Kış aylarında hasat edilen limonlar, Mart ayına kadar üretildikleri yerlerdeki adi depolarda saklanır. Havalar ısınınca, Ürgüp'teki tabii mağaralara götürülür. Bu şekilde limonlar, Ağustos ayına kadar muhafaza edilebilmektedir.

Meyveler, adi depoya veya makine ile soğutulan modern depolara konmadan önce, ambalajlanmalıdır. Depolanacak meyveler, ambalajlanmadan önce veya ambalajlama sırasında, hastalıklara karşı mutlaka ilaçlanmalıdır. Aynı şekilde, soğuk depolarda temizlenip ilaçlanmalıdır. Kullanılacak ilaçlar için, resmi kuruluşlardaki uzmanlara başvurulmalıdır.

Soğuk depolara ambalajlanmış meyveler, ambalaj kaplarının arasından hava geçebilecek şekilde istiflenmelidir.

Turunçgil meyvelerinin depolanmasında, nispi rutubet genellikle %85-90 olmaktadır. Depo sıcaklıkları ile muhafaza süreleri, türler itibariyle aşağıdaki gibidir.

Mandarinler : 3-4 o C' de 2-3 ay

Portakal : 5-6 o C' de 5-6 ay

Altıntoplar : 7-9 o C' de 6-7 ay

Limonlar : 10-12 o C' de 7-8 ay

Gerek hasat mevsiminin 9 aylık döneme yayılması, gerekse uzun sayılabilecek bir depolama süresine sahip olmaları nedeniyle, turunçgil meyveleri, taze olarak pazarlanabilmekte ve tüketilmektedir.

PORTAKALLAR

Portakallar turunçgil üretimlerinin yaklaşık %50'sini oluşturmaktadır. Önemli bazı çeşitler ve özellikleri şunlardır.

WASHINGTON NAVEL

Göbekli portakallar grubunun temelini oluşturan bu çeşit, Brezilya'da doğal mutasyon sonucu ortaya çıkmıştır. 1945 yılında Kaliforniya'dan Antalya Narenciye İstasyonuna getirilmiş ve Türkiye'ye buradan yayılmıştır.

Ağaç tacı yuvarlak ve orta büyüklüktedir. Meyveler ağaç üzerinde düzgün bir dağlıma sahiptir. Verimlidir ve genellikle periyodisite göstermez.

Meyve kabuğu koyu portakal renginde, hafif pürüzlü, orta ince kalınlıktadır. Kabuk meyve etine sıkı bağlıdır. Muhafaza ve taşımaya elverişli bir çeşittir. Meyveler yuvarlak ve yuvarlağa yakın şekilde olup, stil ucunda değişen büyüklükte bir göbek bulunur. Meyve eti portakal renginde gevrek, aromalı ve lezzetli bir çeşittir. Genelde çekirdeksizdir. Ancak nadiren 1-2 çekirdeğe rastlanır (Şekil 5).

Orta erkenci bir çeşittir. Kasım sonu-Ocak ayı ortalarında olgunlaşır. Partenokarp olması nedeniyle, şiddetli soğuk, sıcak ve kuru rüzgarlar önemli meyve dökümleri meydana getirebilirler. Ülkemizin çok lezzetli standart sofralık çeşitlerinden birisidir. Parent Washington Navel, Atwood, Fisher ve Thomson gibi tipleri mevcuttur.

Şekil 5. Washington Navel portakalı

NAVELİNA

Kaliforniya orjinli Navel türü portakallardan biridir. Ağaçları güçlü bir yapı ve gelişme özelliğine sahiptir. Verimli bir çeşit olup, Washington Navelden iki hafta daha erkencidir. İspanya'da Ekim ayı ortalarından itibaren olgunlaşır. Göbekli portakallar içerisinde en erkenci çeşittir.

Meyveleri Washington Navelden daha küçük ve oval şekillidir. İç olgunluğa, kabuk renginden önce ulaşır ve sarartma işlemi yapılmasında bir problem yoktur. Erken yaşlarda meyveye yatar. Çekirdeksizdir. İspanya'da yaygın olarak üretilmektedir. Avustralya ve Arjantin'de üretimi artmaktadır. Ülkemize İspanya'dan getirilmiş olan bu çeşitte henüz adaptasyon çalışmaları tamamlanmamıştır.

NAVELATE

İspanya'da Washington Navelden mutasyon sonucu elde edilmiş bir Navel portakal çeşididir.

Güçlü ağaç yapısına sahiptir. Ağaçları Washington Navelden daha büyük ve geniş fakat dikenlidir.

Meyveler orta büyüklükte olup, Washington çeşidinden daha küçüktür. Meyve de kabuğu daha ince, düzgün, fakat daha zor soyulabilir yapıdadır. Meyve iç kalitesi ve suyu oldukça iyi, tatlı ve aromalıdır.

Meyve ağaç üzerinde kalitesini kaybetmeden 4 ay süreden daha fazla kalmaktadır. Navel grubu içerisinde, geççi bir çeşit olması nedeniyle, hasat dönemini zamana yaymak için kullanılabilecek çeşitlerden biri olarak düşünülmesine karşın, İspanya, Fas ve Güney Afrika'da verimin düşük olması, kabuğun zor soyulması ve ağaçların dikenli olması gibi olumsuz yönlerinin olmasından dolayı yetiştiriciliği fazla yaygınlaştırılmamıştır. Olgunlaşma zamanı Ocak-Nisan'dır. Lane late'den daha az verimlidir. Bu yüzden yerine Lane late ve Midknight tavsiye edilmektedir. Ülkemizde adaptasyon çalışmaları henüz tamamlanmamıştır. Çekirdeksizdir.

LANE LATE

Avustralya'da 1950 yılında Washington Navel portakalının tomurcuk mutasyonu sonucunda elde edilmiş bir çeşittir. Ağaç özellikleri Washington Navel'e benzer. Göbekli portakal içerisinde geççi çeşitlerden biridir. Meyvede göbek, Washington Navel'e göre daha küçüktür. Meyve iç kalitesi ve usare miktarı iyi, tatlı ve cezbedicidir. Meyve suyunda az miktarda limonin bulunur.

Meyveler ağaç üzerinde kalitesini kaybetmeden uzun süre kalabilir. Göbekli portakallar içerisinde hasat dönemini geniş bir zamana yaymak için kullanılabilecek çeşitlerden birisidir. Hasat dönemi ocak-nisan aylarıdır. Washington Navelden iki ay geç, Valencia ile aynı dönemde hasat edilebilir. İspanya ve Avustralya'da bu çeşitten iyi ve kaliteli bir ürün alınırken, Güney Afrika'da meyvelerin yeşil kalması, düşük usare miktarı, kabuk yağının fazla oluşu ve meyve dilimlerinde beyaz albedo tabakasının fazla kalışı gibi istenmeyen özellikler göstermiştir. Avustralya'da yaygın olarak yetiştirilmekte olup, Navel grubu portakalların %50'sini oluşturmaktadır. Ülkemizde henüz adaptasyon çalışmaları yapılmamıştır. Çekirdeksizdir.

 

YAFA (SHAMOUTI, OVAL)

İsrail'de Beledy olarak isimlendirilen bir yerli portakaldan doğal mutasyon ile oluşmuş bir çeşittir. Meyve kabuğu sarı portakal renginde ve pürüzlüdür. Ekolojiye bağlı olarak kabuk kalınlığı değişebilir. Meyvenin sap tarafındaki kabuk kısmı daha kalındır. Kabuğun meyve etine bağlılığı orta derecededir. Uygun ekolojik koşullarda çok üstün tat ve aromalı, sulu gevrek meyve etli, dilim zarları ince meyveler verir. Sofralık standart bir çeşittir. Muhafaza ve taşımaya elverişlidir.

Meyve şekli hafif oval ile oval arasında değişir (Şekil 6). Az çekirdeklidir (2-3 adet). Çok verimli fakat periyodisiteye eğimlidir. Meyveler ağaç üzerinde bir örnek dağılım gösterir. Ağacı iri ve piramidal taç oluşturur. Budamaya karşı oldukça duyarlılık gösterir. Orta mevsim portakalıdır. Ocak sonu - Şubat ortalarında olgunlaşır. Genellikle İsrail, Kıbrıs ve Türkiye'de Mersin bölgesinde üretimi yapılmaktadır. Üstün kaliteli sofralık bir çeşit olmasına rağmen, periyodisite göstermesi, kaliteli meyve elde edilmesinde ekoloji seçici oluşu gibi olumsuz özelliklerinden dolayı, Navel grubu portakallar karşısında önemini kaybetmektedir.

 

Şekil 6. Yafa portakalı

VALENCİA

Doğal mutasyon sonucu oluşmuş İspanya kökenli bir portakal çeşididir. Türkiye'ye ilk defa 1936 yılında İtalya'dan getirilmiştir. Turunçgil yetiştiricisi ülkelerde en başta gelen portakal çeşidi olup, son yıllarda Ülkemizde de yetiştiriciliği hızla artmaktadır.

Meyve kabuğu sarı-portakal renginde, hafif pürüzlüdür. Kabuğun ete bağlılığı orta derecededir. Genelde dilim zarları kalıncadır. Muhafaza ve taşımaya elverişlidir. Usare bakımından zengin aromalı ve kalitelidir. Bu nedenle hem sofralık, hem de sanayiye elverişli bir çeşittir. Meyveler hafif oval yuvarlaktır. Az çekirdeklidir.

Ağaçları; dayanıklı, geniş, yuvarlak taçlı ve yüksek verimlidir. Ancak, periyodisite eğilimi vardır. Geçci olan bu çeşit Mart, Nisan ayında olgunlaşır. Meyveler ağaç üzerinde uzun süre kalabilir. Değişik ekolojik koşullara çok iyi uyum sağlayan bir çeşittir. Sıcağa en dayanıklı portakal çeşididir. Benny, Campbell, Cutter, Delicia, Delta, Frost, Hughest, Midknight, Olinda, Rohde Red, Valencia Late gibi bir çok alt çeşidi vardır. Midknight ve Delta çeşitleri oldukça kaliteli olup, ayrı çeşitler olarak adlandırılmaktadır.

MORO

Sicilya kökenli bir İtalyan kan portakalıdır. Ülkemizde 1936 yılında getirilmiştir. Meyve kabuğu hafif pürüzlü, kabuğun ete bağlılığı ve meyve et tesktür orta, kendine özgü kokusu olan çok lezzetli bir çeşittir (Şekil 7). En erkenci renkli portakaldır. Verimli, az çekirdekli ve kolay soyulabilenn bir çeşittir. Aralık ortalarından itibaren olgunlaşmaya başlar. Olgunlaştıktan sonra ağaç üzerinde uzun süre kalabilme özelliği yoktur.

Şekil 7. Moro portakalı

TARACCO

İtalya kökenli bir kan portakalıdır. Meyveler yuvarlak oval şekilli, orta iriliktedir. Meyve etinde renklenme orta koyulukta ve çizgiler halindedir(Şekil 8). Usare miktarı yüksek aromalı bir çeşittir. Çekirdeksiz verimli bir orta mevsim portakalıdır. Aralık-Ocak aylarında olgunlaşır. Olgunlaştıktan sonra meyveler ağaç üzerinde bırakılırsa şiddetli dökümler görülür. Muhafazaya elverişlidir. Kan portakalları içerisinde en kaliteli olanıdır. Ekolojik yönden seçici olması ve olgunlaştığı zaman fazla döküm yapması sebebiyle Ülkemizde çok fazla yaygınlık kazanmamıştır.

Şekil 8. Taracco portakalı

YERLİ PORTAKALLAR

Yerli portakallar daha çok yetiştirildikleri ekolojilerin yakınında bulunan yerleşim birimlerine göre adlandırılırlar. Ülkemizin önemli yerli portakal çeşitleri; Alanya dilimli, Finike yerli, Dörtyol yerli, Kozan yerli, Sultanhisar yerli portakallarıdır.

Genellikle yuvarlak, çekirdekli ve çok sulu çeşitlerdir. Uygun ekolojilerde ağaçlar iyi gelişmekte olup, çok verimlidirler. Ancak, hemen hemen bütün yerli portakal çeşitlerinde periyodisiteye fazla eğilim görülmektedir. Kendi ekolojileri dışında genellikle kalitede büyük düşüşler olmaktadır. Bu yüzden de bu portakalların üretim bölgeleri çok sınırlı olarak kalmıştır. Çok çekirdekli olmaları sebebi ile daha çok meyve suyu sanayide kullanılmalarına karşın, iç pazarda Washington Navel ve Yafa portakallarından sonra piyasadaki boşluktan dolayı sofralık olarak da alıcı bulmaktadır. Günümüzde bu çeşitlerle bahçe tesisi yapılmamaktadır.

MANDARİNLER

Mandarinler toplam turunçgil üretimimizin % 24'ünü oluşturmaktadır. Ülkemizde üretimi yapılan başlıca mandarin çeşitleri ile pazara mal arz periyodunu uzatmak açısından önemli bazı mandarin çeşitleri ve özellikleri şu şekildedir.

SATSUMA (OWARI)

Satsuma mandarini, Türkiye'ye ilk defa Japonya'dan Batum yoluyla doğu Karadeniz bölgesine girmiştir. Daha sonra, özellikle Ege bölgesinde ekolojisine uygun sahalar bularak büyük alanlara yayılmıştır. Ülkemizde yetiştirilen satsumaların tümü Owari grubunda yer almaktadır. Tüm dünyada yaygın olarak yetiştirilen ve tanınan bir çeşittir. Ticari öneme sahip turunçgil çeşitleri arasında soğuğa en dayanıklı çeşit olarak bilinir.

Meyve kabuğu hasat döneminde sarımsı portakal renginde ve hafif pürüzlüdür. Kabuğun meyve etine bağlılığı gevşektir. Depolama ve taşımaya elverişlidir. Puflaşma eğilimi fazladır. Meyveler orta büyüklükte, basık şekillidir. Meyve eti koyu portakal rengindedir. Sulu, aromalı ve kalitesi yüksek bir çeşittir. Çekirdeksizdir (Şekil 9).

Verimli bir çeşit olup, düzenli meyve verir ve periyodisiteye eğilimi azdır. Ağaçlar yayvan taçlıdır. Erkenci bir çeşittir. Ekim ayı ortalarında olgunlaşır ve olgunlaştıktan sonra ağaç üzerinde fazla kalamaz.

Şekil 9. Satsuma mandarini

KLEMANTİNE

Cezayir'de doğal mutasyon veya melezleme sonucunda elde edilmiş bir çeşittir. Ülkemize 1936 yılında İtalya'dan getirilmiş olup, yetiştiriciliği daha çok Akdeniz bölgesinde yaygınlık kazanmıştır.

Ağaçları orta büyüklükte, sık yapraklı ve çok dallı olup, yuvarlak bir taç oluşturur. Meyve kabuğu koyu portakal renginde, hafif pürüzlü görünümdedir. Kabuğun meyve etine bağlılığı orta sıkıdır. Fakat kolay soyulabilir. Diğer mandarinler kadar puflaşma göstermez. Meyve eti koyu portakal renkte, gevrek, sulu ve aromalıdır. Tozlayıcı çeşide bağlı olarak çekirdek sayısı artabilir.

Verimli bir çeşittir, periyodisite eğilimi azdır. İyi verim elde etmek için bahçe içerisinde yeterli miktarda tozlayıcı çeşit konulması veya hormon uygulaması yapılması gerekir.

Soğuğa oldukça dayanıklıdır. Klemantin mandarini erkenci bir çeşit olup, meyveleri Ekim ayı sonu - Kasım ayı ortalarında olgunlaşır.

YERLİ MANDARİN

Yerli mandarin Türkiye'ye 20. yüzyılın başlarında Doğu Ege Adaları ile Filistin'den geldiği sanılmaktadır.

Meyve kabuğu sarı-portakal renginde ve hafif pürüzlüdür. Kabuk üzerinde sap kısmında hafif oluklar bulunur. Kabuk meyve etine hafif bağlıdır. Meyveler çabuk puflaşır, depolama ve taşımaya elverişli değildir. Meyveleri yuvarlak basık şekildedir. Meyve eti sarı-portakal renginde, sulu, kendine has güzel aromalı, lezzetli ve yüksek kalitelidir. Meyvede çok çekirdek bulunması sofralık değerini düşürmektedir.

Çok verimli olmasına karşılık, mutlak periyodisite gösterir. Oldukça sık dallı ve söğüt yapraklıdır. Düşük sıcaklıklara ve güneş yanığına duyarlıdır. Orta mevsim çeşidi olup, genelde Aralık sonu Ocak ayında olgunlaşır. Olgunlaşma sonrası dökümlere son derece duyarlıdır. Daha çok Bodrum ve çevresinde yetiştirilmektedir.

FREMONT

Klemantin ve Porkan mandarinlerinin melezlenmesi sonucunda elde edilmiştir. Türkiye'ye 1967 ve 1973 yıllarında ABD'den yapılan introdüksiyonlarla getirilmiştir.

Ağaçları orta kuvvetlidir ve dikine büyür, dalları dikensizdir, erken yaşta meyveye yatar. Meyve kabuğu koyu kırmızı - portakal renkli parlak ve pürüzsüzdür. Kabuk meyve etine sıkı bağlı ve çok gevrek olduğundan soyulurken küçük parçalara ayrılır. Taşıma ve depolamaya elverişlidir. Meyveler yuvarlak şekilli ve çok çekirdeklidir. Periyodisite gösterir. Fazla meyve tutması sebebiyle meyveler küçük olur, seyreltme işlemi gerekir. Olgunlaşma zamanı Aralık-Ocak ayıdır.

Periyodisite göstermesi, meyvenin zor soyulması, çok çekirdekli olması gibi olumsuz özelliklerine rağmen, albenisinin yüksek olması meyve suyunun çok tatlı ve lezzetli olması, erken verime yatması, sık dikime uygun olması bu çeşidin önemini arttırmaktadır.

Türkiye'de özellikle Adana-Mersin dolaylarında yetiştiriciliği yapılan bir çeşittir. Başka yörelerde yetiştirildiğinde çok küçük meyve verdiği için üretiminden vazgeçilmiştir. Orta Doğu Ülkeleri dışında ihraç edilmemektedir.

NOVA

Nova, Klemantin mandarini ve Orlanda tangelosunun melezlenmesi sonucunda elde edilmiştir. Türkiye'ye 1967 ve 1973 yıllarında yapılan introdüksiyonlarla girmiştir.

Soğuğa dayanıklı bir çeşittir. Ağaçları büyük, kuvvetli, parlak yapraklı, dikenli ve verimli bir çeşittir. Meyve kabuğu parlak, portakal renkli, hafif pürüzlüdür. Kabuk meyve etine sıkı bağlıdır. Meyveler hafif basık şekillidir (Şekil 10).

Şekil 10. Nova mandarini

Oldukça büyük ve lezzetli meyvelere sahiptir. Meyve eti kalitesi çok yüksektir. Kabuk meyve etine sıkı bağlı, soyulması çok kolay değildir. Meyve, puflaşmadan uzun süre ağaç üzerinde kalabilir. Periyodisiteye eğilimi azdır. Olgunlaşma zamanı Kasım-Aralık ayıdır. Doğu Akdeniz Bölgesinde hızla yayılmaktadır.

 

ROBİNSON

Robinson, Klemantin mandarini ile Orlanda tangelosunun melezidir. ABD'den 1967 ve 1973 yıllarında yapılan introdüksiyonlarla Türkiye'ye girmiştir.

Ağaçların dalları dikensiz, kırılmalara eğilimli, yaprakları mızrak biçiminde ve geniştir. Meyveler sapa bağlandığı noktada ufak bir boyuna sahiptir. Meyve kabuğu ince, pürüzsüz, meyve etine sıkı bağlı olmasına karşın, kolay soyulabilmektedir. Taşıma ve depolamaya elverişlidir. Çekirdek miktarı tozlayıcıya göre değişkenlik gösterir. Puflaşmaya eğilimi azdır (Şekil 11).

Şekil 11. Robinson mandarini

Verimli bir çeşit olup periyodisiteye eğilimi çok azdır. Düzenli meyve verir. Erkenci bir çeşittir. Meyveler Kasım - Aralık ayında olgunlaşır ve ağaç üzerinde uzun süre kalabilir. Dökümlere dayanıklıdır. Türkiye'de hızlı gelişmesi beklenen bir çeşittir.

LEE

Klemantin mandarini ile Orlanda tangelosunun melezidir. Ülkemize 1967 yılında ABD'den getirilmiştir.

Meyveler, orta büyüklükte, hafif basık, ince kabuklu, kabuk ete yapışık fakat kolay soyulabilir durumdadır. Meyvenin dış görünüşü düzgün ve parlak, olgunlukta renk koyu sarımı-portakaldır. Meyve eti portakal renginde, bol sulu, lezzetli ve aromalıdır. Olgunlaşma zamanı Kasım-Aralık aylarıdır. ağaçları dikensiz orta büyüklükte, yaprakları mızrak şeklindedir. Meyve kalitesi çok yüksek değildir. Bu yüzden, Florida'da yerini kalitesi ve verimi daha yüksek olan Robinson ve olgunlaşma zamanı aynı olan Nova'ya bırakmıştır.

FAIRCHILD

Klemantin mandarini ve Orlanda tangelosunun melezlenmesi sonucunda elde edilmiştir. 1967 ve 1973 yıllarında ABD'den yapılan introdüksiyonlarla Türkiye'ye girmiştir.

Meyveleri orta büyüklükte ve biraz basık şekildedir. Meyve kabuğu orta kalınlıkta ve kolay soyulabilir meyvenin dış görünüşü parlak düzgün, koyu portakal rengindedir. Meyve eti portakal renginde sert ve sulu, iyi lezzetli ve tatlıdır. Çok sayıda küçük poliembriyonik çekirdek vardır.

Verimli bir çeşittir. Hafif periyodisite gösterir. Ağaçları kuvvetli, geniş taçlı ve sık yapraklı olup, hemen hemen dikensizdir. Kaliforniya ve Arizona'nın kurak bölgelerinde Klemantine göre daha üstün vasıflı olduğu kanıtlanmıştır. Adana koşullarında iyi performans göstermektedir.

Erkenci bir çeşittir. Olgunlaşma zamanı Aralık-Ocak aylarıdır. Meyveler olgunlaştıktan sonra ağaç üzerinde uzun süre kalabilir.

MİNNEOLA

Minneola, Ducan altıntopu ile Dancy mandarini melezidir. 1967 ve 1973 yıllarında ABD'den yapılan introdüksiyonlarla Türkiye'ye girmiştir.

Ağaçları kuvvetli ve geniş taçlı, yaprakları geniş ve sivri uçludur. Meyveleri hafif uzun ve biraz boyunludur (Şekil 12). Meyve kabuğu kırmızımsı-portakal renkli, düz, pürüzsüz ve az çok ete bağlıdır. Meyve eti portakal renginde, sulu, aromalı ve hafif mayhoştur. Çekirdek sayısı bahçedeki tozlayıcı sayısına bağlı olarak değişmekle birlikte, 7-12 adet arasında değişir.

Oldukça verimli bir çeşit olup, periyodisiteye eğilimlidir. Soğuklara oldukça dayanıklı bir çeşittir. Taşımaya ve depolamaya elverişlidir. Alternaria citri fungal hastalığına karşı hassasiyet gösterir. Orta mevsim çeşidi olup, meyveleri Ocak-Şubat ayında olgunlaşır. 1980'li yıllardan sonra, özellikle Doğu Akdeniz Bölgesinde en fazla yayılan çeşittir. Ancak, Alternaria citri fungal hastalığına hassasiyeti nedeniyle, üreticilerin bu çeşide olan talebi azalmıştır.

Şekil 12. Minneola mandarini.

 

FORTUNE

Fortune, Klemantin ile Dancy mandarini melezidir. Son yıllarda geçci çeşitlere olan eğilim yüzünden önem kazanmış ümitvar bir çeşittir.

Ağaçları hızla büyüme özelliğinde ve yuvarlaktır. Meyvesini genellikle eteklerde ve taç içerisinde oluşturur. Meyveleri orta büyüklüktedir. Meyve kabuğu koyu portakal renginde hafif pürüzlü, ince, meyve etine az bağlı ve kolay soyulabilir şeklindedir (Şekil 13). Meyve eti portakal renginde sulu, tatlı ve lezzetlidir. Çekirdeksiz bir çeşittir. Çekirdek sayısı uygun tozlayıcıların bulunduğu bahçelerde artabilir.

 

Şekil 13. Fortune mandarini.

Soğuğa karşı dayanıklı bir çeşittir. Kaliforniya ve İsrail'de asit oranının istenilen seviyeye düşmesinin beklenmesi durumunda puflaşma ve meyve dökümleri görüldüğünden, üretimi yaygınlaşmamıştır. İspanya'da bahçe tesisinde en fazla kullanılan ikinci popüler çeşit olup, mandarin fidanına olan talebin %15'inden fazlasını bu çeşit oluşturmaktadır. Henüz ülkemizde adaptasyon çalışmaları tamamlanmamıştır.

CLAUSELLINA

Clausellina, Satsuma Owari çeşidinden göz mutasyonu sonucunda oluşmuştur. Ağaçları Owariden daha yavaş büyür ve daha küçük taç oluşturur. Meyve kabuğu sarımsı-portakal renginde, hafif pürüzlü, meyve etine gevşek bağlı ve kolay soyulabilir şeklindedir. Meyve eti koyu-portakal renginde, Owariden daha az kalitelidir. Çekirdeksizdir. Meyve iç olgunluğa, dış olgunluktan çok önce ulaşır. Bu nedenle sararma işlemine ihtiyaç duyulmaktadır. Owari'den üç hafta daha erkenci olup olgunlaşma zamanı Eylül sonu-Ekim ayıdır. Ağaç yapısı küçük olduğundan sık dikime uygundur. İspanya'da bir miktar yayılma alanı bulmuştur. Ancak, Okitsu'nun daha kaliteli ve erkenci olmasından dolayı Clausellina üreticiler tarafından artık tercih edilmemektedir. Ülkemiz için yeni çeşitlerden biri olup, henüz adaptasyon çalışmaları yapılmamıştır.

PLANELLINA

Planellina, Owari çeşidinden göz mutasyonu sonucunda oluşmuş bir Satsuma çeşididir. Owariden beş, Clausellina'dan iki hafta daha erkencidir. Meyve özellikleri ve kalitesi bakımından Owariye çok benzer. Clausellina'dan daha sulu, ince kabuklu ve büyük meyveli bir çeşittir.

Çok erkenci bir çeşit olması nedeniyle, pazara mandarin meyve arz periyodunu genişletmek için ümitvar olabilecek bir çeşittir. Ülkemiz için yeni çeşitlerden biri olup, henüz adaptasyon çalışmaları yapılmamıştır.

OKİTSU

Okitsu, Miyagawa satsuma çeşidinden kontrollü melezleme sonucunda nüseller çöğür olarak elde edilmiştir. Japonya'da en yaygın ikinci satsuma çeşididir. Son yıllarda İspanya'da da yetiştiriciliği yayılmaya başlamıştır. Ülkemiz için yeni çeşitlerden biridir.

Ağaçları güçlüdür. Genç ve güçlü dalları dikenlere sahiptir. Bu çeşit, erkenciliği, iri meyve yapısı ve erken meyveye yatması nedeniyle 1996 yılından itibaren Doğu Akdeniz Bölgesinde yaygınlık göstermeye başlamıştır. Satsuma grubu içerisinde dikene sahip tek çeşittir. Meyveleri oldukça büyük ve yassıdır.

Meyve kabuğu, portakal renginde, hafif pürüzlü, meyve etine bağlılığı gevşek olup, kolay soyulabilir. Meyve eti koyu-portakal renginde, tatlı, asit oranı düşük ve lezzetlidir. Owari'den 3-5 hafta daha erkencidir.

Meyvenin olgunlaşma zamanı Eylül sonu-Ekim aylarıdır. periyodisiteye eğilimi azdır. Depolamaya elverişlidir.

Son yıllarda İspanya'da Clausellina'ya olan ilgi azaldığından Okitsu'nun dikimleri artmıştır. Arjantin ve Uruguay'da da en popüler çeşitlerden biridir. Ülkemizde, adaptasyon çalışmaları henüz tamamlanmamıştır.

MARİSOL

Marisol, bir Klemantin seleksiyonu olan Oroval'den göz mutasyonu sonucunda elde edilmiştir.

Soğuğa dayanıklı bir çeşittir. Meyve kabuğu portakal renginde hafif pürüzlüdür. Meyve kabuğu, meyve etine orta sıkı derecede bağlıdır. Meyveler büyük ve lezzetlidir. Meyveler ilk renk değişimi gösterdiğinde hasat edilir ve sarartma işlemine tabi tutulur. Ağaç üzerinde uzun süre bekletilirse puflaşma gösterir ve kalite kaybına uğrar. Taşıma ve depolamaya uygundur. Oroval'den iki hafta erken, Owari'yle aynı tarihte olgunlaşması Marisol'u son yıllarda piyasanın aranılan bir çeşidi yapmıştır. Olgunlaşma zamanı Eylül sonu-Ekim başlarıdır. Bu çeşidin en olumsuz özelliği Akdeniz meyve sineğine olan duyarlılığıdır. Meyvenin tamamı bu sebepten dökülebilir. Ülkemiz için yeni bir çeşit olan Marisol ile ilgili adaptasyon çalışmaları henüz tamamlanmamıştır.

NOUR

Nour, Fas'ta selekte edilmiş bir Klemantin seleksiyonudur. Son yıllarda üretimine önem verilen geçci bir mandarin çeşididir.

Meyve kabuğu koyu portakal renginde, biraz pürüzlüdür. Meyve eti sulu ve iyi bir aroma ve lezzete sahiptir. Meyveler Ocak ortasında olgunlaşır ve kalitesinden kaybetmeksizin Mart ayı başlarına kadar ağaç üzerinde bırakılabilir. Bu geçci özelliği nedeniyle son yıllarda dikkatleri üzerine çeken bir meyvedir. Nakliye ve depolamaya dayanıklıdır. Fas tarafından ABD ve Kanada gibi Ülkelere ihraç edilmektedir. Ülkemiz için yeni bir mandarin çeşidi olan Nour, pazara meyve arz periyodunu uzatmak açısından üzerinde durulması gereken bir çeşit olarak görülmektedir. Ülkemizde adaptasyon çalışmaları henüz yapılmamış bir çeşittir.

LİMONLAR

Mevcut turunçgil üretimimizin %20'sini limonlar oluşturur. Başlıca önemli limon çeşitleri ve özellikleri aşağıda kısaca verilmiştir.

İNTERDONATO

Interdonato limon çeşidinin, bir limon x ağaç kavunu melezi olduğu kabul edilmektedir. Türkiye, dünyada en fazla interdonato limon çeşidini üreten ülkedir ve bu çeşit, toplam limon üretimimizin 1/3'ünü oluşturur.

Ağaçları orta kuvvetli ve dikensize yakındır. Orta verimli ve verimliliği düzensiz bir çeşittir. Periyodisiteye eğilimi vardır. Meyve kabuğu açık yeşil, parlak, düzgün ve incedir. Meyve eti yeşilimsi - sarı renktedir. Meyve şekli, geniş uzun, silindiriktir. Meme kısmı tipik olup bir tarafa yatıktır (Şekil 14).

Şekil 14. İnterdonato limonu

Türkiye'de yetiştirilen limon çeşitleri içinde en erkenci olanıdır. Olgunlaşma Eylül-Ekim ayları arasındadır. Muhafazaya elverişli bir çeşit olmasına karşın, erkenciliği nedeniyle depolama yapılmaz. Hasada meyvelerde %30 usare düzeyine ulaşıldığı zaman başlanır ve dış pazardaki taze limon boşluğunu doldurur. Bu nedenle Türkiye'nin limon ihracatında önemli bir payı vardır. Uçkurutan hastalığına oransal olarak dayanıklıdır. Meyveler olgunlaştıktan sonra ağaç üzerinde uzun süre bekletilirse irileşir ve pazar değerini yitirir. Dikim alanlarındaki artış hızı son yıllarda azalmıştır.

KÜTDİKEN

Türkiye'de üretilen en eski limon çeşidi olup, üretimi ve depolaması en fazla yapılan bir çeşittir. Çok üstün meyve kalitesine sahiptir.

Meyve kabuğu düzgün, parlak, meyve etine sıkı bağlı, yeşil sarı veya limon sarısı renktedir. Meme kısmı fazla gelişmemiştir. Meyve elips şeklindedir. Çekirdeklidir. Bol sulu ve yüksek asitlidir (Şekil 15).

Yüksek verimlidir ve düzenli meyve verir. Ağaçları orta kuvvette büyür. Meyvelerin ağaç üzerinde dağılımı düzgündür. Orta mevsim çeşididir. Depolamaya uygun olduğu için Kasım ayından Şubat ayına kadar hasat edilebilir. Uygun koşullarda hasat edilen, paketlenen ve depolanan bu çeşit 9 ay süre ile muhafaza edilebilir. Ancak uçkurutan hastalığına hassastır. Daha çok İçel ve Hatay illerinde yetiştirilir. Ürgüp ve Göreme'nin doğal kaya mağaralarında depolandığı için yatak limonu adını alır.

Şekil 15. Kütdiken limonu

LAMAS

Türkiye'nin eski bir limon çeşididir. Adını yetiştirildiği yer olan Lamas vadisinden almıştır.

Meyve kabuğu, yeşil sarı veya limon sarısı renkte, düzgün, parlak ve orta kalınlıktadır. Meyve şekli uzun silindiriktir. Sap kısmında hafif boyun halkası vardır. Meyveleri stil ucuna doğru düzgün ve sivrilen belirgin bir memesi vardır. Verimli ve sulu bir limon çeşididir. Az çekirdeklidir. Türkiye'de üretilen en kaliteli limon çeşididir.

Ağaçları kuvvetli büyür. Orta mevsim çeşididir. Hasada Kasım ayında başlanır. Ekoloji dışına çıkarıldığında kalite önemli ölçüde düşer. Uçkurutan hastalığına duyarlıdır. Depolamaya elverişlidir.

İTALYAN MEMELİ

Adından da anlaşılacağı gibi İtalyan kökenli olduğu sanılan, Türkiye'ye giriş tarihi bilinmeyen eski bir yerli limon çeşididir. Doğu Akdeniz bölgesinde "İtalyan Memeli" Batı Akdeniz Bölgesinde "Demre Dikensiz" veya "Kara Limon" olarak adlandırılır. Türkiye'de üretimi en yaygın üç limon çeşidinden biridir.

Meyve kabuğu, limon sarısı renkte, hafif pürüzlü, orta kalınlıktadır. Meyveler topaç şeklinde, memesi belirgin kısa ve sivridir. Az çekirdeklidir. Çok verimlidir. Her yıl bol ve düzenli ürün verir. Uç kurutan hastalığına dirençlidir. Hasat zamanı Kasım-Ocak aylarıdır. Tüm Akdeniz bölgesinde yetiştirilmektedir.

MOLLA MEHMET

Daha çok Mersin ilinde yaygın olarak yetiştirilmektedir. Kökeni üzerinde belirgin bir bilgi yoktur.

Meyve kabuğu sarı renkli, girintili çıkıntılı ve orta kalınlıktadır. Sap tarafında belirgin bir boyun bulunur. Meyveler eliptik şekilli olup, meme küt ve kaba yapılıdır (Şekil 16). Yüksek verimli ve düzenli meyve veren bir çeşittir. Uç kurutan hastalığına nispeten dayanıklıdır.

Şekil 16. Molla Mehmet limonu

KIBRIS

Bu limon çeşidi daha çok Alanya, Anamur yöresinde yaygındır. Kıbrıs'tan getirildiği sanılmaktadır.

Meyve kabuğu sarı renkli, parlak, dalgalı ve orta kalınlıktadır. Meyveler oval-silindirik şekillidir. Sap kısmında belirgin sayılabilecek boyun bulunmasına karşın meme yok denecek kadar küçüktür. Kaliteli bir çeşittir. Az çekirdeklidir. Çok erken ürüne yatan bu çeşidin ağaçları oldukça verimlidir. Meyveler Kasım ayı ortalarından itibaren olgunlaşır. Depolamaya fazla elverişli değildir.

ALTINTOPLAR

Altıntoplar, mevcut turunçgil üretimimizin %5'ini oluşturmaktadır. Başlıca çeşitler ve özellikleri şunlardır.

MARSH SEEDLESS

Florida'da Ducan altıntopunda meydana gelen mutasyon sonucunda elde edilmiştir. Ülkemizde yetiştiriciliği yapılan en eski beyaz altıntop çeşitlerinden biridir.

Meyve kabuğu, sarı renkte, düz parlak ve incedir. Tam verimdeki ağaçların meyveleri bir örnek ve salkım şeklindedir. Kabuk meyve etine sıkı bağlıdır. Meyve hafif basık, yuvarlak şekillidir. Meyve eti gevrek, sulu aromalı ve açık sarı renklidir. Çekirdeksizdir (Şekil 17).

Çok verimlidir. Periyodisite eğilimi yoktur. Orta geçci bir çeşit olup, hasat zamanı Ocak ortası-Mart başıdır. Meyveler ağaç üzerinde uzun süre kalabilir. Muhafaza ve taşımaya elverişlidir.

Türkiye'de altıntop üretiminin büyük çoğunluğu bu çeşitle yapılmaktadır. Ancak, son yıllarda, renkli altıntop çeşitlerine olan ilginin artmasıyla, önemi giderek azalma eğilimi göstermektedir.

 

Şekil 17. Marsh Seedless altıntopu

RED BLUSH (RUBY)

Amerika'da tomurcuk mutasyonu sonucunda elde edilmiştir. Meyve kabuğu pembemsi - sarı ve hafif pürüzlüdür. Kabuk meyve etine orta sıklıkta bağlıdır. Meyveler basık, yuvarlak, salkım şeklinde ve orta iriliktedir. Meyve eti rengi açık pembe veya pembedir (Şekil 18). Ağaç tacı içinde güneş görmeyen meyvelerde daha iyi renklenme meydana gelir. Meyveler birbirine değdiği yerde kırmızı yanak oluşur. Çekirdeksizdir.

Şekil 18. Red Blush altıntopu

Taşımaya elverişli, sulu, aromalı ve kaliteli bir çeşittir. Orta mevsim çeşidi olup, meyveler Aralık-Ocak ortasında hasat edilir. Dört ay süreyle depolanabilir. Her yıl düzenli meyve verir. Türkiye'de Marsh Seedless altıntopundan sonra en çok yetiştirilen çeşittir.

STAR RUBY

Amerika'da Hudson çeşidinin tohumundan yapay mutasyonla elde edilmiştir. 1981 yılında Adana'dan Türkiye'ye girmiştir.

Meyve kabuğu, kırmızımsı renkte, pürüzsüz ve incedir. Kabuğun meyve etine bağlılığı sıkıdır (Şekil 19). Meyve kabuğu ve meyve eti kırmızı renklidir. Taç içinde güneş görmeyen meyvelerde daha iyi renk teşekkül eder. Ağaçları orta verimlidir. Asidi diğer altıntoplara göre daha düşüktür. Çok sulu ve lezzetlidir. Türkiye'de hızlı yayılma eğilimindedir. İhracatı en çok yapılan çeşitlerden biridir. Ancak Dünya'da yetiştiriciliği en zor olan altıntop çeşididir. Yetiştiriciliği problemlidir. Yavaş büyür, dalları çok sık ve bol yapraklı olduğundan meyvenin büyümesini önler. Kök çürüklüğüne duyarlıdır. Sıcak iklimlerde güneş yanıklığına aşırı duyarlılık gösterir. Soğuk geçen kış aylarında uç yapraklarda klorofil parçalanması nedeniyle sarı-beyaz renk açılmaları oluşur. Meyveler depolanmaya elverişli değildir. Meyveleri Aralık-Ocak aylarında olgunlaşır. Daha çok taze olarak tüketilmeye elverişlidir. Son yıllarda ülkemizde bu çeşide olan ilgi azalmaya başlamıştır.

Şekil 19. Star Ruby altıntopu

HENDERSON

Amerika'da 1951 yılında meydana gelen donlardan oluşan göz mutasyonu sonucu Teksas'ta ortaya çıkmıştır. 1984 yılında Adana'dan Türkiye'ye girmiştir.

Star Ruby'e benzer, ancak Star Ruby'den daha verimli ve ekolojiye daha uyumlu bir renkli altıntop çeşididir. Tadı ve görüntüsünden dolayı taze tüketime elverişlidir. Acılık faktörü azdır. Marsh Seedless ve Red Blush'dan daha erken hasat edilir. Meyve kabuğu açık kırmızı renkli, meyve eti koyu kırmızıdır. Meyveler, basık yuvarlak, salkım şeklinde ve orta iriliktedir. Çekirdeksizdir.

Türkiye'de yeni bir çeşit olmasına karşın, hızlı sayılabilecek şekilde yayılmaktadır.

OROBLANCO

Amerika'da yapay melezleme yoluyla elde edilmiş bir çeşittir. 1984 yılında Adana'dan Türkiye'ye girmiştir.

Meyve kabuğu sarı, eti ise açık saman sarısı renginde yumuşak ve gevrektir. Meyveler basık yuvarlak, fakat sap tarafına doğru hafif konik şekilli ve iridir (Şekil 20). Meyveler şekil bakımından bir örnek değildir. Marsh Seedless'e göre şeker miktarı yüksek asit miktarı düşük, tatlı ve dört hafta erkenci bir çeşittir. Hasat dönemi Ekim-Kasım dönemi olup en erkenci altıntop çeşididir.

Türkiye için yeni bir çeşittir. Değişik ekolojilerde denenmektedir.

Şekil 20. Oroblanco altıntopu.

RIO RED

En son geliştirilen renkli, altıntop çeşididir. Ruby red'ten tomurcuk mutasyonu sonucunda ortaya çıkmıştır.

Meyve kabuğu koyu kırmızı renkte ve pürüzlüdür. Meyve eti, koyu kırmızı renkte sulu ve gevrektir. Meyveler uzunumsu yuvarlaktır. Kabuk meyve etine sıkı yapışıktır. Çekirdeksizdir. Meyveler yarı kurak veya kurak iklimlerde şekil bozukluğu gösterir. Geçci bir çeşit olup Ocak-Şubat aylarında hasat edilir.

Türkiye için yeni bir çeşit olup, geçci renkli altıntop isteyenler için uygun olabilecek bir çeşittir.

TURUNÇGİL HASTALIKLARI

UÇKURUTAN HASTALIĞI

Özelliklede limonlarda büyük zarar oluşturan çok tahripkar bir hastalıktır.

Yeni bulaşmalar en fazla Sonbaharda ve İlkbaharda, en az Kışları olmaktadır.

Hastalığın belirtileri; Yapraklar aniden solar, dalcıklar kurur. Limonlarda büyük dallar ve daha sonra bir veya iki yıl içinde ağacın tamamı kurur.

Kültürel Tedbirler

•  Bahçeye dikilecek fidanlar hastalıksız olmalıdır.

•  Hasta fidanlar imha edilmelidir.

•  Hastalıklı dallar sağlam kısım elde edilinceye kadar kesilmeli, yara yerlerine aşı macunu sürülmeli ve her kesimden sonra %5'lik sodyum hypochroride'li suya batırmak suretiyle dezenfekte edilmelidir.

•  Hastalığın yoğun olduğu yerlerde dayanıklı çeşitlerle bahçe kurulmalı

•  Sonbaharda sulama erken kesilmeli ve fazla azotlu gübre verilmemelidir.

•  Budama yaz ayında gerçekleştirilmelidir.

•  Bahçeyi bundan korumak çok zor rüzgar zararından koruyacak tedbirler alınmalıdır.

GÖVDE ZAMKLANMASI VE KAHVERENGİ MEYVE
ÇÜRÜKLÜĞÜ

Hastalık, bitkinin toprağa yakın kökboğazı ve gövdesinde meydana geldiği zaman "Gövde Zamklanması" meyvelerde olduğu zaman "Kahverengi Çürüklük" adını alır (Şekil 21).

Belirtileri

Gövde Zamklanması: Aşı yerinin üstünde, gövde kabuğunda zamk akıntısı oluşturan büyük yaralar meydana getirirler. Lekeli kabuk dokusu zamanla kararır ve çatlar.

Kahverengi Çürüklük: Sonbahar ve kışın havaların yağışlı gitmesiyle yere yakın dallardaki meyvelerde kahverengi lekeler oluşur ve meyve zamanla derimsi bir görünüm kazanır. Ağaç üzerinde çürüyen meyveler yere dökülür. Çürümüş meyvelerin kendine has bir kokusu vardır.

Gövde zamklanmasında belirtiler ağacın kökboğazında, aşılı ise aşı noktasının üstünde ortaya çıkar. Meyvelerdeki belirtiler eksik (kahverengi çürüklük).

Şekil 21. Gövde zamklanması hastalığı

Kültürel Tedbirler

•  Bahçe salma suyuyla sulanmamalı

•  Damla sulama sistemi kullanılmalı

•  Sulama suyunun kök boğazına teması önlenmeli

•  Taban suyu yüksek olmamalı, drenaj yapılmalı

•  Derin dikim yapılmamalı, aşı yeri topraktan yüksek olmalı

•  Çiftlik gübresi ve kimyasal gübreler ağacın kök boğazına verilmemeli

•  Amonyum nitrat gübresi yerine Amonyum sülfat gübresi kullanılmalı

•  Bu hastalığa karşı dayanıklı olan turunç ve üç yapraklı anaçları kullanılmalı

•  Topraktaki antagonist mikroorganizmaların etkinliğini arttırmak için toprağa bol organik madde verilmeli.

Kimyasal mücadele

a) Gövde Enfeksiyonlarına Karşı

•  Hastalık henüz bulaşmamış fakat taban suyu yüksek, derin dikimin sözkonusu olduğu ağır topraklarda ağaçların gövde ve kalın dalları Ekim, Ocak ve Mart aylarında %2'lik bordo bulamacı ile ilaçlanmalıdır.

•  Hasta kısımları odun dokusuna kadar temizlendikten sonra 30-40 cm'den pürmüz alevi ile 1 dakika yakılır, %3'lük Potasyum permanganat fırça ile sürülerek ilaçlanır. Yaşlı ağaçlarda bu uygulama yapılmamalıdır.

b) Meyve Enfeksiyonlarına Karşı

Sonbahar yağışları başlamadan önce 1 ilaçlama yapılır. Gerekirse 15 gün sonra tekrarlanır. %1'lik bordo bulamacı veya 100 lt. suya 200 gr. Fasethyl.Al %80 kullanılır.

MAVİ VE YEŞİL KÜF

Genel olarak yeşil ve mavi küf aynı meyve üzerinde karışık olarak bulunur. İlk olarak mavi küf kendini belli eder ve bunun üzerine kısa zamanda yeşil küf kaplar. Yeşil küf ve mavi küf sporları havada her yana kolayca yayılır; meyveye yaradan girer. Yeşil küfle bulaşık meyve, mavi küfle bulaşık olana nazaran temas ettiği meyveyi daha çabuk hastalandırır.

Kültürel Tedbirler

•  Hasattan önce çeşitli hastalık ve zararlılara karşı iyi bir mücadele yapılmalıdır.

•  Hasat sırasında meyveler yaralanmamalı ve yere düşen meyveler toplanmamalıdır.

•  Sarartma odası temiz tutulmalı ve önceden dezenfekte edilmelidir.

•  Paketleme evlerinde fazla yığın yapılmamalı ve çürük veya yaralı olanları ayrılmalı ve toprağa derin gömülmeli.

•  Temizlenmiş ilaçlanmış veya ilaçlanmamış meyveler Diphenil emdirilmiş kağıtlara sarılmalıdır

•  Ambalaj sandıklarına meyveleri düzgün sıralamalı ve meyvelere tazyik yapılmamalı.

Kimyasal Mücadele

Hasattan 10 gün önce Benamyl %50 100 lt. suya 60 gr.

Hasattan sonra Benamyl %50 100 lt. suya 150 gr.

Carbondazim %50 100 lt. suya 50 gr.

Hasattan sonra meyveler işleme evlerinde yukarıda belirtilen fungusitlerden biri ile belirtilen dozda hazırlanacak ilaçlı suya daldırılıp 1 dakika bekletilir.

İşleme evleri ve depolar %2'lik formalin veya benzeri bir dezenfektanlar ile ilaçlanmalıdır.

 

TURUNÇGİL DAL YANIKLIĞI

Turunçgil dal yanıklığı turunçgillerin genel bir hastalığıdır. Etmen bakteri 28 ve 30°C'larda en iyi gelişme gösterir, gelişmenin en yüksek sıcaklığı 35°C, en düşük sıcaklığı 1°C olup sıcakta ölüm noktası 51°C'dir.

Etmen bakteri bitkiye yaprak sapındaki bir yara veya çatlaktan girer. Yağmur suları ile taşınır.

 

Belirtileri

-Sürgünler soğuktan zarar görmüş gibidir.

-Önce taze yaprak ve sürgünler sulu, cam parlaklığında bir görünüş alır. Sonra solar, kahverengileşir ve sarkar. Sürgünler üzerinde kahverengi çizgiler oluşur.

-Yapraklarda ana damarın iki yanında, dallarda ise yaprak sapının dala birleştiği yerde oval, yada uzunca esmer lekeler ortaya çıkar.

 

MÜCADELESİ

Kültürel Tedbirler

•  Gübreleme ve sulamanın ayarlanmasıyla yeni sürgünlerin kışa odunlaşmış olarak girmesi sağlanmalıdır.

•  Bahçe rüzgarlara karşı rüzgar kıranlarla korunmalıdır.

•  Aşırı hasta dallar kesilip yakılmalıdır.

•  Yeni kurulan bahçelerde üçgen usülü dikim tercih edilmeli.

•  Fazla su tutan topraklarda drenaj kanalları açılmalı.

Kimyasal Mücadele

İlaçlamaya hasattan sonra çok kuru dallar temizlendikten sonra başlanır.

Hastalığın şiddetli görüldüğü yerlerde iki yıl, aylık ilaçlamadan sonra üç yıl mevsimlik ilaçlama yapılmalı veya ilaçlama zamanını iyi ayarlamak suretiyle üç yıl mevsimlik ilaçlama yapılmalıdır.

Aylık ilaçlama bölgeye ve hastalığın şiddetine göre hasattan sonra birer ay ara ile, çiçek açmadan önceki zamana kadar 3-4 kez, mevsimlik ilaçlama ise, hasattan sonra ve ilkbahar yağmurları başlamadan önce olmak üzere, 2 kez yapılır. Aylık ilaçlamada ilk 2 ayda %1, devam eden diğer ayda %1,5'luk bordo bulamacı uygulanır. Mevsimlik ilaçlamada ise birinci devrede %2, ikinci devrede %1,5 oranında bordo bulamacı uygulanır.

TURUNÇGİLLERDE KAVLAMA GRUBU VİRÜS
HASTALIKLARI

Bu hastalıklar turunçgil ağaçlarında, ilkbahar sürgün büyüme mevsiminde yeni oluşan genç yapraklar ve damarcıklarında renk açılmalarına veya açık yeşil renkte bant oluşturmalarına neden olur. Ayrıca yapraklar üzerinde küçük nokta şeklinde veya daha büyük çapta açık renkli lekeler oluşabilir.

TURUNÇGİL GÖÇÜREN VİRÜS HASTALIĞI

Hastalık etmeni bir virüstür. Virüs bitkinin tüm aksamında bulunur. Ayrıca bu hastalık yaprak bitleri tarafından turunçgillere taşınabilir.

Hastalık turunca aşılı ağaçlarda aşırı bodurluk, dallarda kuruma ve çalılaşma, geriye doğru ölüm, yapraklarda soluk yeşil renk ve matlaşması oluşur (Şekil 22).

Şekil 22. Göçüren hastalığı

SATSUMA CÜCELİK VİRÜS HASTALIĞI

Bu virüsten ağacın tüm aksamında bulunur. Esas olarak yapraklarda belirti oluşturur. Ağaçların sürgünlerinde büyüme durur ve anormal şekilli yapraklar oluşur.

TURUNÇGİL TAŞLAŞMA VİRÜS HASTALIĞI

Hastalık bir virüs tarafından oluşturur. Bu virüs ağacın tüm aksamında bulunur. Hastalığın en belirgin özelliği meyvelerde küçülme ve özellikle yaz aylarında şiddetli meyve dökümüdür.

TURUNÇGİL CÜCELEŞME HASTALIĞI

Ağacın tüm aksamında bulunur. Hastalık aşı gözü, aşı kalemleri ile mekanik olarak taşınır.

TURUNÇGİLLERDE GÖZENEKLEŞME HASTALIĞI

Ağacın tüm aksamında bulunur. Hastalık aşı gözü, aşı kalemleri ile mekanik olarak taşınır.

TURUNÇGİL PALAMUTLAŞMA VE YEDİVERENLEŞME
HASTALIĞI

Turunçgil ağaçlarının besin taşıyan borularında bulunur. Hasta ağaçlarda yaprakların şekli bozulur, yapraklar küçülür. Küçülen ve şekli bozulan bu yapraklar çukurlaşarak kaşık şeklini alır. Dallarda boğum araları kısalır. Hastalıklı ağaçlarda yılın her mevsiminin çiçek ve irili ufaklı meyveler bulunması çok dikkat çekici bir durumdur.

VİRÜS VE VİRÜS BENZERİ HASTALIKLARIN TAŞINMA
YOLLARI

Hasta ağaçlardan alınan hastalıklı aşı gözü ve kalemleri aşı bıçağı, budama aletleri, yaprak pireleri, afitler gibi böceklerle sağlam ağaçlara bulaştırılır.

VİRÜS VE VİRÜS BENZERİ HASTALIKLARLA
MÜCADELE

•  Hastalıklı ağaçlardan aşı gözü ve aşı kalemi alınmamalı, Budamada ve aşılamada kullanılan aletler, ağaçtan ağaca geçerken %1'lik Sodyum hipoklorit çözeltisine batırılarak dezenfekte edilmelidir.

•  Hastalık taşıyan, nematod, kırmızı örümcek, yaprak pireleri ve afitler gibi böceklerle mücadele edilmeli.

•  Dayanıklı çeşitler ve anaçlar kullanılmalı.

•  Bahçede hastalıklı bitki görüldüğü takdirde sökülüp yakılmalıdır.

FİZYOLOJİK HASTALIKLAR

ÇİNKO NOKSANLIĞI

Yapraklar küçük, dar ve sivri olur. Yaprakların büyümeleri demet halinde ve yukarıya doğrudur.

Yaprakların damar araları sararır. Damarlar yeşil kalır. Yapraklar normale göre küçük ve şekilleri bozuktur (Şekil 23). Meyveler gelişemez, küçük kalır. Verim ve kalite düşer. Meyvenin içi kuru sert lifli ve tatsız olur. Sürgünler ve küçük dallar olgunlaşmadan ölür.

Şekil 23. Çinko noksanlığı

 

ÇİNKO NOKSANLIĞINI OLUŞTURAN ETMENLER

Çinko noksanlığı çoğunlukla kumlu, çakıllı, rutubeti çok yerde kendini gösterir. Yüksek asitli, ağır ve killi topraklarda fazla sulanan rutubetli bahçelerde de görülür. Ayrıca fazla miktarda organik madde verilen topraklarda da çinko noksanlığına rastlanmaktadır.

ÇİNKO NOKSANLIĞININ GİDERİLMESİ

Kültürel Uygulamalar

•  Toprak ve iklimin uygun olmadığı yerlerde turunçgil bahçesi tesis etmemek.

•  Gübrelemeyi analiz sonuçlarının öngördüğü esasa göre yapmak

•  Su tutan ağır toprakları sık sık işlemek

•  Toprak kireçli ise bol çiftlik gübresi ve yeşil gübre ile ıslah etmek,

Kimyasal Uygulamalar

Uygulama genellikle ilkbaharda gelişmenin en hızlı olduğu devrede veya hemen bu devreyi takiben yapraklara pülverizasyon şeklinde yapılmalıdır.

DEMİR NOKSANLIĞI

Demir noksanlığı Klorozonun tipik belirtisi yapraklarda görülür. Demir bitki yapısı içinde kolay taşınamadığı için yapraklarda sarıdan sarımsı beyaza kadar değişen bir renk bozulması olur. ilk başlangıçta damarlar yeşil kalmasına rağmen ileri hallerinde yaprağın her tarafı sararır (Şekil 24). Daha çok genç yapraklarda kendini gösterir. Çok şiddetli noksanlıklarda meyvelerin küçükken sarardığı da görülmüştür. Verim ve kalitedeki bozukluk da dikkati çeken önemli husustur.

Çoğunlukla kireçli ve alkali topraklarda kendini gösterir. Asit karakterli topraklarda fosfor düzeyi yüksek olduğu takdirde ortaya çıkar.

DEMİR NOKSANLIĞININ GİDERİLMESİ

•  Uygun olmayan yerlerde turunçgil dikimi yapılmamalıdır.

•  Sulama düzenli yapılmalıdır.

•  Kireçli, fosfatlı gübreler aşırı dozda kullanılmamalıdır.

•  Organik gübre kullanılmasına özen verilmelidir.

•  Toprak sürülerek havalandırılmalıdır.

 

Kimyasal Önlemler

Uygulamalar Mart, Nisan aylarında yapılır. Ayrıca demir içeren yaprak gübreleri de çiçek dökümünden sonra 15 gün ara ile iki defa pülverize edilir.

Şekil 24. Demir noksanlığı


TURUNÇGİL ZARARLILARI

Kırmızı ve Sarı Kabuklu Bitler

Turunçgillerin dal, gövde, yaprak ve meyvelerinde bitki özsuyunu emerek zararlı olurlar. Meyveler küçük kalır, yapraklarda klorofil oluşamaz, gözenekleri kapattığı için özümlemeye engel olurlar ve çok ileri zararlanma durumunda dalları hatta ağacı tamamen kurutabilirler.

Kabuklu bitler yerleşim alanlarına yakın, tozlu yol kenarlarında yoğun olarak bulunur. Budama, gübreleme, sulama, tavında toprak işlemesi bakım işlemlerinin zamanında yapılarak ağaçların kuvvetli bulundurulması, ağaç taçları arasında 1-1.5 m aralık bulundurularak bahçe içerisinde hava akımının sağlanması, tozlu yol varsa tozun kalkmaması için gerekli önlemlerin alınması, gibi kültürel önlemlerin alınması bu zararlılarla mücadele de başarıyı arttırır.

Zararlının varlığı ve yoğunluğu kışın yapraklarda, ilkbaharda fındık büyüklüğüne ulaşan meyvelerde, sürgün veya yapraklarda, daha ileri dönemlerde iri meyvelerde yapılan kontrollerle belirlenerek mücadele zamanına karar verilir.

Unlubit

Bazen tek başına çoğunlukla koloni halinde, yumakçıklar şeklinde çanak yaprakların altında, bitişik meyve ve yaprak aralarında, göbekli portakallarda göbek kısımlarında bulunurlar.

Budama, gübreleme, sulama gibi bakım işleri yerinde yapılarak ağaçların kuvvetli bulundurulması, yabancıot mücadelesi yapılması, ağaç taçları arasında aralık bırakılarak hava akımının sağlanması, gibi kültürel önlemlerin yerine getirilmesi gerekir.

Parazit ve predatörlerin bahçede başarılı olabilmesi için bunların faaliyetine engel olabilen karıncalarla iyi mücadele yapılması büyük yarar sağlar.

Beyaz Sinekler

Beyaz sinekler bitki özsuyunu emerek ağaçların gelişmesinin azalmasına, meyvelerin küçük kalmasına, şeker oranının düşmesinde, çıkardıkları tatlı maddeler ağaçların isli bir görünüm almasına ve ağaçların verimlerinin düşmesine neden olurlar.

Beyaz sineklerle mücadelede bahçe tesis edilirken bu zararlılarla bulaşık alanlardan yapraklı fidanlar getirilmemeli, eğer getirilecekse etkili bir ilaçla ilaçlanmalıdır.

Turunçgil beyaz sineğinin bulunduğu bahçelerde Aralık-Şubat ayları arasında ağaçlar meyvesizken tüm koşniller içinde tavsiye edilen yazlık beyaz yağlarla bir kış ilaçlaması yapılmalıdır.

Torbalı Koşnil

Bitkinin özsuyunun emerek gelişmesini yavaşlatır, hatta kurutur. Çıkardıkları tatlı madde ile yaprak ve meyvenin islenmesine neden olur.

Bahçede bakım işlemleri usulüne uygun bir şekilde yapılarak ağaçlar kuvvetli bulundurulmalıdır. Zararlı öncelikle gövde ve kalın dallarda görüldüğünde bez parçası ile sıyrılarak temizlenmelidir.

Bu zararlı doğada bol miktarda bulunan bir gelin böceği tarafından tamamen kontrol edilebilmekte ve ilaçlı mücadeleye gerek kalmamaktadır.

Yıldız Koşnili

Bitki özsuyunu emerek ağaçların zayıf kalmasına, verim ve meyve kalitesinin azalmasına neden olur. Çıkardıkları tatlı maddeler nedeniyle ağaç ve meyveler isli bir görünüm alır. Ortalama olarak ağaç başına 1'den fazla zararlı düşüyorsa ilaçlama gerekir.

Yaprak Bitleri

Turunçgillerin taze sürgün ve yapraklarında genellikle koloniler halinde bulunurlar.

Bitki özsuyunu emerek yaprakların küçük kalmasına, kıvrılmasına dolayısıyla ağaçların gelişememesine, çıkardıkları tatlı maddeler sonucu yaprakların islenmesine ve ayrıca virüslerin taşınmasına neden olurlar.

Bahçede bakım işlemlerinin usulüne uygun olarak yapılması, gereğinden fazla azotlu gübre kullanılmaması ve tavsiye dışı geniş etkili ilaçlara yer vermemesi gibi kültürel önlemlerin alınması mücadeledeki başarıyı arttırır.

Yaprak bitleri turunçgillerde en çok doğal düşmanı bulunan zararlılardan birisidir.

Yaprak Pireleri

Emgi yapmak suretiyle meyvelerde kabuk üzerinde lekelerin oluşmasına neden olurlar.

Mücadelesinde bakım işlemlerinin zamanında ve uygun bir şekilde yapılması, yabancı ot kontrolüne önem verilmesi, yaprak pirelerinin zararlı olduğu diğer kültür bitkilerinde bu zararlıya karşı mücadele yapılması gibi tedbirlerin alınması yarar sağlar.

Limon Çiçek Güvesi

Tırtıllar beslendikleri çiçekleri tahrip ederek meyve tutumuna engeller olurlar. Mücadelesi için yaz aylarında çiçek açan virüslü ağaçların yok edilmesi, daima çiçek açan yediveren çeşitlerin bahçede bulundurulmaması ve bakım işlemlerinin usulüne göre yapılması gibi kültürel tedbirlerin alınması yararlı olur.

Harnup Güvesi

Kışı ağaçlar üzerinde veya altında bulunan dökülmüş meyvelerde, ağaç kabukları altında larva döneminde geçirirler. Temmuz ayında turunçgillere geçerek göbekli portakal ve unlubite bulaşık altıntoplara yumurta bırakırlar.

Akdeniz Meyve Sineği

Akdeniz meyve sineğine konukçuluk yapan bitkilerin (kayısı, şeftali, incir, avokado, mandalin) turunçgil bahçelerine içine veya yakınına dikilmesi, bu zararlıdan dolayı dökülen meyvelerin toplanarak derince gömülmesi gibi kültürel önlemler mücadelesindeki başarıyı arttırır.

Pas Böcüsü

Larvalar ve erginler yaprak, filiz ve meyvelerde emgi yapmak suretiyle zararlı olurlar. Emgi sonucu meyve üzeri pas renginde lekelerle kaplanır.

Turunçgil ağaçları arasında sebze yetiştirilmemesi ve her türlü bakım işlemlerinin usulüne uygun olarak yapılması gerekir.

Mücadelesi için bir öncesi yıl bahçede pas böcüsü zararı görülmüş ise diğer zararlılara karşı yapılacak olan kış ilaçlamasında akarisitlere de yer verilmelidir.

Turunçgil Tomurcuk Akarı

Çiçekler normalden kısa, kalın ve çatallı olur. Böyle çiçeklerin çoğu meyve bağlayamaz, meyve bağlayanlarda tipik şekil bozuklukları olur. Yaprak ve filizler rozetleşir.

Turunçgil Kırmızı Örümceği

Turunçgillerde yaprak ve meyve üzerine emme suretiyle beslenerek zararlı olurlar. Zarar gören yapraklar çabuk kurur ve erken dökülürler. Kuru ve sıcak havalarda yoğunluğu artar. Daha çok geniş ekili ilaçların kullanıldığı bahçelerde ortaya çıkar ve zararlı olurlar.

Çizelge 2. Turunçgil zararlılarına karşı kullanılacak ilaçlar ve dozları

Zararlı Adı

Etkili Madde adı ve yüzdesi

Formülasyon

Doza (100 1 suya preparat)

Kırmızı ve Sarı Kabuklu bit, Beyaz sinekler, Yıldız Koşnili, Virgül ve Yumuşak Kahverengi Koşniller

Yazlık Madeni Yağ, 80

Yazlık Madeni Yağ, 97

E.C.

E.C.

Yazın Kışın

1500 cc 2000 cc

1250 cc 1500 cc

 

Yaprakbitleri

Primicarb

W.P.

30 gr

Limon Çiçek Güvesi, Harnup Güvesi

Bacillis truringiensis 16000 IU/mg

W.P.

70 gr

Akdeniz Sineği

%25 Teknik Malathion +Enzimatik

Hidrolize protein

W.P.

400 gr + 500 cc/10 l su

Pas Böcüsü

Bromopropylate, 50

Zinep

Chloropropylate, 25

Dicofol, 20

E.C.

W.P.

E.C.

E.C.

100 cc

90 gr

150 cc

150 cc

Zararlı Adı

Etkili Madde adı ve yüzdesi

Formülasyon

Doza (100 1 suya preparat)

Turunçgil Tomurcuk Akarı

Bromopropylate, 50

Chloropropylate, 25

Quinomethionate, 25

Dicofol, 20

Kükürt

E.C.

E.C.

W.P.

E.C.

W.P.

100 cc

150 cc

50 gr

100 cc

600 gr

Turunçgil Kırmızı Örümceği

Bromopropylate, 50

Quinomethionate, 25

Tetradifon, 19

Dicofol, 20

Kükürt

E.C.

W.P.

W.P.

W.P.

W.P.

100 cc

50 gr

200 gr

200 gr

600 gr


Meyvecilik Ana Sayfası




page counter
Siteiçi Arama Motoru

 

Google Gruplar
cinarziraat grubuna
kayıt ol
E-posta:

Bu grubu ziyaret et


Dost Siteler

Atletizm Portalı
Çınar Fidancılık
Turkey Hotel Trend
Yemek Tarifleri
tarım ilan sitesi
ısparta şehir portalı
www.bahcesel.com



Ana Sayfa | İlan Ekle | Arıcılık | Bağcılık | Beslenme | Büyükbaş Yetiştiriciliği | Gıda | İpekböceği
Kanatlı| Küçükbaş yetiştiriciliği | Meyvecilik | Sebzecilik | Yetiştiricilik | Tavukçuluk | Ürünlerimiz

cinarziraat@hotmail.com
Sitemizdeki bilgiler yayçep ve www.ebkae.gov.tr den alıntıdır
Elma, Armut, Kiraz, Fidanı, Mahlep, Badem, Zerdali, Şeftali, tohum, tohumu, plastik, aşı bağı, Jersey Mac, Grany Smith, Golden, Starking, Red Chief, Jona Gold, M9, MM106, MM11, Yabani Çöğür, Dixired, Monroe, Nektarin , Armking. Crimson Gold, S.S.Summer Red, Fantassia, 0900 Ziraat, Dalbastı, Aksehir Napolyonu, Allahdiyen,Uluborlu Napolyonu, Lambert, Starks Gold , Beyaz Kiraz, Akça, Williams , Santa Maria , Deveci ,Ankara ,Margeret Maria , Alyanak,Tyrinte , Sekerpare , Tokaloğlu , Ninfa , H.Haliloglu , Hasanbey , Aprikoz(Igdir) , Esme, Limon , Ekmek , Sebin , Bilecik , Kaplan , Yalova-1 , Yalova-3 , Yalova-4 , Trabzon Hurmasi (Cennet Elmasi), Hachiya (Çikolatali) , Hachiya (Çikolatasiz) , Texsas, Nonperail , Drake , Fernandez , Can-Papaz, President, Stanley , Kütahya , Hicaz , Gemlik, Domat , Samanlı , Toprak Ulak, Çakir , Çekiste , Çelebi , Çiller , Elma , Şeftali , Kiraz , Armut , Kayısı , Ayva , Ceviz , Badem, Erik, Vişne , Nar, eğridir, ısparta, afyon, çay,