Ürünlerimiz    İletişim    ilan ekle
 Anasayfa
 Ürünlerimiz
 Yemek Tarifleri

 Ana Sayfa
 Tarımsal Haberler
 Arıcılık
 Bağcılık
 Balıkçılık
 Beslenme
 Büyükbaş Yetiştiriciliği
 Gıda
 İpekböceği
 Kanatlı
 Kooperatifcilik
 Küçükbaş yetiştiriciliği
 Meyvecilik
 Sebzecilik
 Tavukçuluk
 Sulama
 Gübreleme
 Peyzaj
 Yetiştiricilik
 Bize Ulaşın
 Linkler
 Toprak su Muhafazası
 Destekleme
 Site Haritası
 Ürünlerimiz


Ürünlerimiz
Meyve fidanı
Aşı Bağı
Meyve tohumu
Aşısız yabani çöğür
Klonal çöğür


 Bilgi için
0 544 543 7177
cinarziraat@hotmail.com

Meyvecilik Ana Sayfası



SERT KABUKLU MEYVELER

 

Bu dersimizde sert kabuklu meyvelerden Antepfıstığı, Fındık, Ceviz ve Badem yetiştiriciliğini, meyve hastalık ve zararlıları ile mücadelesi konularını işleyeceğiz.

ANTEPFISTIĞI

İKLİM İSTEĞİ

Antepfıstığı yazları uzun, sıcak, kurak ve kışları nisbeten soğuk olan bölgelerde ekonomik olarak yetişebilmektedir.

Antepfıstığının yetişme alanlarını belirleyen önemli faktörlerden birisi sıcaklıktır. Yaz aylarında meyvenin gelişmesi ve olgunlaşması için oldukça fazla ve uzun süre yüksek sıcaklık, kış aylarında ise belli bir süre düşük sıcaklığa ihtiyaç gösterir. Ancak kış soğuklarının -15 °C ve daha fazla düşme ihtimalinin olduğu alanlarda meyve gözlerinde zararlanma olabilir.

Ülkemizde antepfıstıkları Mart sonu-Nisan ayının başlarında uyanmakta, genellikle Nisan ayının ilk yarısında çiçek açmaktadır. Bu dönemdeki düşük sıcaklıklar çiçeklere ve genç yapraklara büyük zarar verebilmektedir. Yeni bahçe tesis edilirken, özellikle soğuk hava akımının olduğu yerlerde bahçe kurulmamalıdır.

Çiçeklenme periyodunda uzun süre devam eden serin ve yağışlı hava, erkek ağaçların çiçek tozlarının yayılmasını olumsuz etkilemektedir.

TOPRAK İSTEĞİ

Antepfıstığı kuvvetli kök yapısı nedeniyle başka hiçbir bitkinin yetişemeyeceği sahalarda yaşayabilmekte, hatta ürün de verebilmektedir. Antepfıstığının bu özelliği, bazı yanlış düşüncelere yol açmaktadır. Halk arasında "antepfıstığı, mutlaka kötü karakterli topraklara dikilir" gibi yanlış bir anlayış vardır. Halbuki bütün meyve türlerinde olduğu gibi antepfıstığı da nisbeten derin, süzek, tınlı ve kısmen kireçli toprakları sevmektedir. Dikilen fidanın çabuk gelişmesi, erken meyveye yatması, bol ve düzenli ürün verebilmesi için, toprak şartlarının istenilen nitelikte olması ve bakım işlerinin iyi yapılması gerekir.

Şekil 1. Antepfıstığı ağacının genel görünüşü

ANTEPFISTIĞI BAHÇE TESİSİ

Araziye kaç metre dikim aralığı verilecekse enine ve boyuna olarak çizilir. Çizgilerin birbirlerini kestikleri yerler, çukurların açılacakları noktalardır. Antepfıstığı çöğür anacı ile kurulan tesislerde sıra arası ve sıra üzeri mesafeleri 8-10 m olmalıdır. Sulanabilen alanlarda dikim aralıkları 6-8 m olabilir.

Arazide bitki yerleri işaretlendikten sonra, 40-50 cm genişliğinde 60-80 cm derinliğinde çukurlar açılır. Traktörün kuyruk miline bağlanan burgu ile açılan çukurların dip kısımları ve kenarları çok sertleştiğinden, fidan köklerinin gelişebilmesi için bu kısımların mutlaka yumuşatılması gerekir.

Çöğürlerin yaralı kısımları kesilir, hafif bir kök budaması yapılır. Çukurların dibine 1-2 kürek yanmış ahır gübresi ve 100-150 gram 15-15-15 (üç onbeş) gübresiyle karıştırılmış üst toprak atılır. Ahır gübresinin kesinlikle yanmış olması gerekir. Çöğürün derin dikilmesinin sakıncası yoktur. Dikimden hemen sonra bir can suyu verilmeli ve bunlar yaz aylarında en az iki kez sulanmalıdır. Ayrıca dikilen çöğürlerin üzerine evcik yapılarak tutma oranı artırılabilir (Şekil 2).

Şekil 2. Antepfıstığı bahçelerinde taştan yapılmış evcik

Antepfıstığında dikim, sonbahar veya ilkbaharda yapılabilir. Ancak kışları çok sert geçmeyen yerlerde sonbahar dikimi tercih edilmelidir. Çünkü sonbahar dikiminde bitkilerin arazide tutma şansı artmaktadır.

Aşılı fidanla dikim yapılacaksa, dikimde aşı yerinin toprak yüzeyinde kalması gerekmektedir. Aşı yeri toprak altında kalan fidanlar kurumaktadır. Dikimle birlikte düzgün gövde ve taç oluşumu için bitkilerin dibine herek dikilmelidir. Dikim yapılırken 8 veya 11 dişi ağaca 1 erkek ağaç gelecek şekilde ayarlama yapılmalıdır.

Çöğürlerin dikimini müteakip yağmurların kesilmesinden sonra, ilkbaharda ve sonbaharda kontur sürümleri yapılarak, çöğürlerin etrafı çapalanır. Yaz ayları çok sıcak geçen bölgelerde mutlaka evcik yapılmalıdır. Aksi halde, Temmuz ve Ağustos ayı sıcaklıkları çöğürleri kurutmaktadır. Sonbaharda yaprak dökümünden önce kuruyan dallar ayıklanır, gövde ve dip kısımlardan çıkan istenmeyen taze sürgünler tırnak bırakılmadan kesilir.

Birinci yılda yapılan bakım işleri, ikinci yıl tekrar yapılır. Tutmayan çöğürlerin yerlerine ilkbaharda yenileri dikilir. Tutan çöğürlerin evcikleri ikinci yılın sonbaharında kaldırılır. Yeniden dikilen çöğürlerin ise tekrar evcikleri yapılır.

Birinci ve ikinci yılda uygulanan bakım işlemleri, üçüncü yıl aynen tekrarlanır. Çöğürler baş parmak kalınlığını aldığı zaman aşı yapılmalıdır. Bu süre çöğürlerin dikiminden 3-4 yıl sonra olmaktadır.

DÖLLENME BİYOLOJİSİ

Antepfıstığının erkek ve dişi çiçekleri ayrı ayrı ağaçlar üzerinde bulunur. Antepfıstığında meyvenin yenilen kısmı tohumu olduğundan, meyve eldesi için tozlanma ve döllenme zorunludur. Döllenmeyen çiçekler dökülür veya bunlardan içi boş (fıs) meyveler meydana gelir, dolayısıyla verim doğrudan etkilenir. Döllenme yetersizliğinin birçok nedeni olmakla birlikte, en önemli neden, çiçek tozu yetersizliğidir. Neticede antepfıstığı bahçelerimizde çiçek ve küçük meyve dökümleri sık sık görülmekte ve üreticilerimiz zarara uğramaktadır. Normal bir antepfıstığı çiçek salkımında ortalama olarak 120 adet çiçek bulunur (Şekil 3).

Şekil 3. Erkek ve dişi çiçek uyumu

 

Bunun 20 tanesi meyve bağlarsa, bu orta derecede bir verime karşı gelir. Şayet salkımda 40 tane meyve olmuşsa, bu da oldukça yüksek mahsul demektir. Halbuki salkım seyrelmesi gösteren meyve salkımlarında, 1-6 meyve kalmaktadır. Tüm bunların en önemli nedeni, üreticilerimizin bahçelerine erkek ağaç dikmemeleridir. Antepfıstığı bahçelerinde genel olarak, 8-11 dişi ağaca 1 erkek ağaç hesaplanmalıdır. Erkek ağaçlar ürün vermediğinden, üreticilerimiz bunlara bahçelerinde yer vermemekte veya çok az yer vermektedirler. Üreticilerimiz bahçelerindeki erkek ağaçlara kayıp değil kazanç gözüyle baktıkları taktirde yukarıda anlatılan çiçek ve meyve dökümleri olmayacaktır. Aksi taktirde bu dökümler, her ürün yılında kaçınılmazdır.

Şekil 4. Döllenmeye hazır (reseptif) dişi antepfıstığı çiçeği

Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü'nde yapılan çalışmalarla, standart çeşitlerimiz için uygun erkek tipler belirlenmiştir. Bu çalışma sonucunda;

•  Uzun ve Halebi çeşitleri için Uygur erkeği,

•  Siirt ve Kırmızı çeşitleri için Atlı erkeği,

•  Ohadi çeşidi için de Kaşka erkeği tozlayıcı olarak uygun görülmüştür.

Bahçeye yeterince erkek aşılanmamışsa veya erkekler toz vermeye başlamamışsa, içli meyve elde etmek için mutlaka yapay tozlama yapılmalıdır.


Şekil 5. Tülbent torbayla yapay tozlamanın yapılışı

Yapay tozlama, çiçeklenme başlangıcında toplanan erkek çiçek salkımlarının dişi ağaçlara asılması şeklinde uygulanabilir. Ya da toplanan erkek çiçek salkımları, havada gerilmiş bir ince elek teli üzerine konularak bunların çiçek tozlarını saçması sağlanır. Salkımlardan çıkan çiçek tozlarının kolayca toplanması için, elek telinin altına parlak kağıt serilir ve bunun üzerine dökülen çiçek tozları alınır. 100 gram un içerisine 1-2 gram çiçek tozu karıştırılır. Hazırlanan çiçek tozu-un karışımı pamuklu tülbent torba içerisine konularak orta büyüklükteki bir ağaca verilir veya karışım sırt atomizörleri veya traktöre bağlanan atomizörlerle geniş alanlara uygulanır. Yapay tozlama için, dişi çiçeklerin çiçek tozunu kabul edici olgunlukta (reseptif) olmaları gerekir.


Şekil 6. Sırt atomizörüyle yapay tozlamanın yapılışı

ANTEPFISTIĞI ANAÇLARININ AŞIYA HAZIRLANMASI VE AŞILAMA

Antepfıstığı, ülkemizde üç şekilde çoğaltılmaktadır. Birincisi, doğada kendiliğinden yetişen ve kültür çeşitlerine anaç olabilecek antepfıstığı, buttum, melengiç ve atlantik sakızı türlerinin yerinde aşılanması, ikincisi bu türlerin tohumlarının ekilmesiyle elde edilen çöğürlerin üretim bahçelerine dikilerek aşılanması, üçüncüsü ise aşılı tüplü fidanların doğrudan bahçeye dikilmesi suretiyle bahçe tesisidir.

Antepfıstığı anaçlarının bazı türleri (buttum, atlantik sakızı, mutica sakızı, kültür çeşitlerinin tohumlarından çıkan anaçlar) doğada tek gövdeli olarak, bazı türleri de (melengiç, filistin sakızı) çok gövdeli (ocak şeklinde) olarak bulunurlar. Çok gövdeli ve tek gövdeli anaçların aşıya hazırlıkları farklı olmaktadır.

Ocak Halindeki Anaçların Aşıya Hazırlanması

•  Genellikle bir ocakta yirmi gövdecik bulunabilir. Budama mevsiminden önce ocak çevresindeki topraklar çapa ile temizlenerek, gövdeciklerin çıkış yerleri ortaya çıkarılır.

•  Bu gövdeciklerden, düzgün, pürüzsüz ve 2-4 cm çapında olabilenlerden 3-5 tanesi bırakılarak, diğerleri testere ile ana gövdeyle birleştikleri yerden çıkarılırlar.

•  Melengiç ağaçlarında aşılar çok yükseğe yapılmaz. Genel olarak aşı yeri topraktan 30-40 cm yukarıdadır. Budama döneminde, aşı yapılacak düzgün bir yer belirlenerek, buraya kadar olan yan dallar, gövdecikle kesiştiği yerden makas veya testere ile kesilir.

•  Aşı yapılacak yerin üzerindeki dalların hepsini budama mevsiminde kesmek hatalıdır. Gövdecikte su hareketinin olması ve böylece anacın daha iyi kabuk vermesi için her gövdecikte birkaç tane dal kalmalıdır. Aşı yapıldıktan sonra bu küçük dallardan sadece bir tanesi (soluk dalı) bırakılıp, diğerleri kesilecektir.

Tek Gövdeli Anaçların Aşıya Hazırlanması

•  Ağacın taç genişliği ve gövde kalınlığı dikkate alınarak budama 1-3 yıl içerisinde tamamlanmalıdır.

•  Gövdeden çıkan ana dallar budanmayıp, ağacın büyüklüğüne göre ikinci veya üçüncü derecedeki dallar budanmalıdır.

•  Kesilen her dalın ucunda mutlaka bir soluk dalı bırakılmalıdır. Aksi halde, o dal kuruyabilmektedir.

•  Ağacın büyüklüğüne göre 1 veya 3 tane dal hafif azaltılarak, dalların ucundaki soluk dalına ek olarak, ağacın soluk dalı olarak bırakılmalıdır.

•  Budanan ağaçların dallarından ilkbaharda, fazla miktarda taze sürgünler çıkar. Bu sürgünlerden, dalın kalınlığına göre 2-4 tanesi, çepeçevre dalı saracak şekilde bırakılarak, diğerleri Mayıs ayında temizlenmelidir. Böylece bu sürgünlerin gelişimi artar ve daha kısa sürede aşıya gelirler. Eğer bu sürgünlerin hepsi de dalın ucunda bırakılıp, diğer kısmında hiç bırakılmazsa, dalın o yönünde kuruluk olacaktır. Ayıklama yapılınca sürgünlerin bazıları o yıl aşıya gelebilmektedir. Ama ertesi yıl hemen hemen tümü aşıya hazır hale gelir. Aşılamada ağacın taç genişliğine göre aşı sayısı değişir. Aşı sayısını azaltmayıp, aşı yapılmak üzere bırakılan her sürgüne bir aşı yapılmalıdır.

Aşılama

Antepfıstığı aşılarında kalem aşısı kullanmayıp, göz aşıları kullanılmaktadır. Aşı ile ilgili yapılan çalışmalarda; Mart ayında tomurcukların kabarmaya başlamasından yapraklanmaya kadar olan devrede yongalı göz aşısının, Haziran ayında ise sürgün (T) göz aşısının iyi netice verdiği bulunmuştur.

Aşı Kalemi Alınırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

•  Aşı kalemi pişkinleşmiş olmalı ve üzerinde meyve gözü bulunmamalıdır.

•  Ağacın yan dallarının ucunda bulunan sürgünler, aşı kalemi olarak alınmaz. Bu dallarda bulunan sürgünler, ağacın gelişimini ve gelecek yıllarda ürün verecek olan yeni dalların oluşumunu sağlayacaklardır. Bu nedenle, aşı kalemi gövdeye yakın olan yıllık sürgünlerden kesilmelidir.

•  Uyur gözlerin uyanmasıyla, doğrudan gövdeden çıkan sürgünler obur dallardır. Bunların gözleri olgunlaştığında aşı kalemi olarak kullanılmazlar.

•  Aşı kalemi alınacak damızlık ağaçlar verimli, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı, standartlara ve bölge ekolojisine uygun olmalıdır.

•  Sürgün göz aşısı için kullanılacak aşı kalemleri günün serin saatlerinde kesilmeli ve hemen yaprak sapının 1-1.5 cm'si kalem üzerinde kalacak şekilde yaprak ayaları kesilmelidir.

•  Uzak mesafelere gönderilen aşı kalemlerinin iki ucu ılık parafine batırılıp, ambalajlanmalıdır.

T Aşısının Yapılışı

İlk olarak, anacın kabuğu bıçakla T şeklinde çizilir. T nin anaç kalınlığına göre 1-1,5 cm kadar olan üst çizgisi, daha sonra 2-2,5 cm olan orta çizgisi çizilir. Bu çizimlerde bıçak, odun dokusuna dokundurulmamalıdır. Aksi halde reçine çıkar ve gözle gövde arasında bir tabaka oluşturarak kaynaşmayı engeller. T çizildikten sonra, aşı gözü kalemden çıkarılır (Altı sivri, üstü düz olacak şekilde). Çıkarılan aşı gözü üzerinde büyüme konisi (öz) bulunmalıdır. Aksi halde, yapılan aşı tutmayacaktır. Çıkarılan göz, aşı bıçağı yardımı ile daha önce çizilen T' ye, yaprak sapından tutularak yerleştirilir. Aşı gözünün üst tarafı ile T' nin üst tarafı arasında boşluk kalmamalıdır. Aşı yapıldıktan sonra, hafif ıslatılmış rafya, plastik aşı bandı veya pamuk ipliği ile bağlanmalıdır. Bağlama işine üstten başlanır, sarma yapılarak alttaki çizginin sonuna kadar inilir. Sonunda ilmek yapılarak hava almayacak şekilde bağlama yapılır. Aşı yapılıp bağlandıktan sonra üzerinden 30-40 cm'lik tırnak bırakılarak üst taraf kesilir. Tırnağın ucunda, özellikle güney tarafında soluk dalı bırakılır.

Şekil 7. "T" aşısının bağlanması

Aşıların tutup tutmadığı, 10-15 gün sonra belli olabilir. Eğer göz irileşmiş, kabarmış, kabuk rengi parlak ve dokunulduğunda yaprak sapı düşüyor ise, aşı tutmuş demektir. Göz buruşmuş, kahverengileşmiş, yaprak sapı kurumuş ve dokunulduğunda kopmuyor ise aşı tutmamıştır. Yapılan aşının tutmadığı durumlarda, ağaçta kabuk kalkıyor ise hemen aşı yapılan yerin altına tekrar aşı yapılabilir.

Şekil 8. "T" aşısının yapılmış hali

 

Aşı Sonrası Bakım

Aşı sonrası bakımı mutlaka yapılmalıdır. Aşıdan 20-25 gün sonra aşı bağı gevşetilmeli, aşı sürgünleri 20-25 cm. olunca aşı bağları sökülerek, aşı sürgünü anaca yatık sekiz (?)biçiminde bağlanmalı, aşı yerinin altından çıkan sürgünlerin tamamı ve aşı yerinin üstünden çıkanların ise bir kısmı temizlenmeli, aşı sürgünü kalınlığının anaç kalınlığına yaklaştığı sonbaharda, tırnaklar mutlaka kesilmelidir.

TOPRAK İŞLEME

Antepfıstığı yetiştiriciliğinin yapıldığı alanlarda, sulama imkanı olmadığı gibi, gerek yağışın azlığı ve gerekse kuraklıktan dolayı toprak işleme büyük önem kazanmaktadır. Bu durumda ya sulama yapmak ya da yağışla düşen suyu toprakta muhafaza etmek gerekir. Bu amaçla da toprak işleme yapılmalıdır.

Antepfıstığında toprak işleme şu şekilde yapılmaktadır:

Kış aylarına girerken 3 veya 5 soklu pullukla derin olarak yapılan kontur (çapraz) sürüm, yağmur sularının toprağın alt katmanlarına inmesini sağladığından, yapılması gereken önemli bir sürümdür. Bu sürümün kontur olarak yapılması ve son sürümün eğime dik olması, suyun toprakta tutulmasını arttırdığı gibi, yüzey akışını ve erozyonla toprak kaybını da azaltmaktadır.

İlkbaharda 5 soklu pulluk, kültivatör veya kazayağıyla yüzeysel olarak yapılan kontur sürüm, yabancı ot kontrolünü sağlar. İlkbahar sürümü genellikle 2 kez yapılır. Bunların birincisi Nisan ayında yapılır. Bu sürüm, kış yağmurlarından sonra bol miktarda çıkan yabancı otların temizlenmesini sağlamaya yöneliktir. İlkbaharda yapılan ikinci sürüm ise yine kültivatör veya kazayağıyla, yağmurların kesilmesinden hemen sonra (Mayıs ayı) ve toprak tavında iken yapılır. Bu sürümle birlikte bahçeye tapan çekilmelidir.

Killi toprak yapısına sahip bahçelerde toprak neminin azalmasıyla birlikte, özellikle Temmuz ayında yüzeyden başlayarak aşağıya doğru toprakta yarılmalar meydana gelmektedir. Bu yarıklardan toprak neminin kaybolmaması için, Temmuz ayında kültüvatör veya kazayağıyla birlikte tapan çekilerek, yapılacak olan son bir sürümle toprak işleme tamamlanmış olur.

Sürüm yapılamayan yerler (ağaçların gövde çevresi) ilkbaharda bellenmeli veya çapalanmalıdır.

GÜBRELEME

Antepfıstığı meyvesini, yoğunlaştırılmış enerji hapı olarak tanımlamak mümkündür. Bu kaynağın oluşumu için, bitkinin yeterince beslenmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi antepfıstığında düzensiz meyve verme (periyodisite) ve buna bağlı olarak ürün azlığı, yetiştiricilikte karşılaşılan önemli sorunların başında gelmektedir. Bitkinin yeterli ve dengeli beslenememesi sonucunda, bitki gelişiminin tam olmaması, verim düşüklüğü ve kalite bozukluğu gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır.

Antepfıstığında görülen periyodisitenin (düzensiz verim), bitkinin beslenmesi ile ilgili olduğunu belirten birçok araştırma mevcuttur. Besin elementlerince fakir, kıraç ve susuz arazilerde yetişen antepfıstığının mutlaka gübrelenmesi gerekir.

Yapılacak toprak ve yaprak analiz sonuçlarına göre en uygun gübre dozları ortaya çıkarılmalıdır. Ancak yapılan araştırmalarda 35-40 yaşlarındaki bir antepfıstığı ağacına saf olarak verilen 800 gram azot, 600 gram fosfor, 400 gram potasyum ve 50-60 kg ahır gübresi, verimi % 40 civarında arttırmaktadır.

Şubat ayında ağaç gövdesinin yaklaşık 1 m çapındaki kısmının dışında kalan taç izdüşüm alanına 2-5 kg arasında olmak üzere, amonyum sülfat gübresi serpilerek, hemen toprağa karıştırılmalıdır. Yağışın az olduğu bölgelerde Ocak ayında da verilebilir.

Ocak ayında, mümkün olduğu kadar derine verilmek üzere, ya ağacın taç iz düşümüne açılacak 20-30 cm derinliğinde ve 25-30 cm genişliğindeki banta, ya da bahçelerde ağacın taç izdüşüm kenarına traktöre bağlı pullukla açılacak hatlara, fosforlu ve potasyumlu gübre ve bunların üzerine de ahır gübresi uygulanıp, üzeri toprakla kapatılmalıdır. Tam verimdeki ağaçlara fosforlu gübre olarak, ağaç başına 2 kg triple süper fosfat uygulanabilir. Açılan bant, triple süper fosfat gübresi üzerine 60 kg yanmış ahır gübresi verilerek kapatılmalıdır. Bölge toprağı potasyum yönünden genellikle yeterli olmasına karşın, eksikliğin olduğu yerler de vardır. Yapılacak toprak ve yaprak analizlerine göre eksikliğin görüldüğü bahçelerde, fosfor uygulamasıyla birlikte ağaç başına 0.5-1.5 kg potasyum sülfat verilmelidir.

 

Şekil 9. Gübre uygulaması için pullukla açılan hatlar

Bunların yanısıra ticari olarak piyasada bulunan 15-15-15 kompoze gübresi de azot, fosfor ve potasyum kaynağı olarak kullanılabilmektedir.

Çiftçilerimiz genellikle gübre kullanmaktan kaçınmaktadırlar. Ancak, zamanında ve tekniğine uygun olarak yapılacak gübreleme, antepfıstığının gelişiminde büyük oranda katkı sağlamakta, verimi arttırıp periyodisiteyi azaltmaktadır.

Uygulamada görülen hataların başında fosforlu gübrelerin derine verilmediği, çiftlik gübresinin toprak yüzeyine serpilip, öylece bırakıldığı, azotlu gübrelerin de toprağa karıştırılmadığı görülmüştür. Bu şekilde yanlış uygulama sonrasında "Ben ağaçlarımı gübreledim, ama netice alamadım" denilmektedir. Uygulamalar zamanında ve tam olarak yapılırsa önemli faydalar sağlanacaktır.

BUDAMA

Budama, ağaca şekil vermek, verilen şeklin devamını sağlamak ağaçta fizyolojik dengeyi oluşturarak düzenli bir verim almak ve yaşlanmış ağaçları gençleştirerek bunlardan bir süre daha verim almak amacıyla yapılmaktadır. Tüm meyve ağaçlarında olduğu gibi, antepfıstığı ağaçlarında da budama üç aşamada yapılmalıdır.

Genç Ağaçlarda Şekil Budaması

Antepfıstığı ağaçları reçineli olduklarından, aşırı dal kesiminden hoşlanmazlar. Bu nedenle ileri dönemlerde kalın dal kesimine meydan vermemek için budamanın fidan devresinde başlatılması gerekmektedir.

Bahçe tesisi aşılı tüplü fidan ile yapılmış ise, dikimden 2-3 yıl sonra, çöğür dikilerek yapılan tesislerde ise aşılamadan 2-3 yıl sonra şekil budaması yapılmalıdır.

Fidan fazla boylanmışsa, birinci yılın sonbaharında 80-90 cm'den tepesi kesilir. Ertesi yıl sürgünler oluşur. Bunlarda şekil budaması 2. yılda yapılabilir. Fidan fazla boylanmamış ise, bu işlemler birer yıl sonraya bırakılır. Bir yıl önce tepesi kesilen fidan, ertesi yıl fazla sayıda sürgün vermektedir.

Şekil 10. Değişik doruk dallı terbiye şeklinin oluşturulması

Bu sürgünlerden gövde üzerinde 15-20 cm aralıklarla, mümkün olduğunca eşit dağılanlardan üç tanesi, bir de dik gelişen doruk dal bırakılarak diğerleri kesilir. Ağaç üzerinde bırakılan dalların düzenli gelişmesi sağlanır. Seçilen her ana dal, bir ağaç gibi düşünülerek, aynı sistem bunlara da uygulanır.

 

Gelişmiş Ağaçlarda Ürün Budaması

Gelişmiş antepfıstığı ağaçlarında budama, genel olarak verimli yılın sonunda, yaşlanmış, zayıf gelişen 3-4 yaşlı dal çıkarma ve kuru dal seyreltme şeklinde yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan budama ağaçta genç dal gelişimini teşvik etmektedir. Antepfıstıklarında ürün 1 yaşlı dallardan alındığından, ağaç sürgün oluşturmaya teşvik edilmelidir. Bunun için mutlaka her yıl düzenli budama yapılmalıdır.

Yapılan düzenli budamalar neticesinde hem ağacın ekonomik ömrü uzamakta, hem verim kısmen artmakta (% 12 kadar), hem de kalite iyileşmektedir.

Antepfıstığı bahçelerinde görülen önemli budama hatalarından biri, sürümde kolaylık sağlaması açısından toprağa yakın dalların sürekli olarak çıkarılmasıdır. Bu şekilde kesilen ağaçlarda taç yüksekliği çok fazla olmakta, ağaç dibini gölgeleyememekte ve toprak neminin kaybolmasını engelleyememektedir. Halbuki yere yakın, taç oluşturularak ve doruk dalı korunarak budanan ağaçlar, hem dibini gölgelemekte, hem aşırı sıcakların gövde ana dalları yakması veya dolu zararından dolayı zararlanma engellenmektedir.

Şekil 11. İyi budanmış ağaçta yıllık sürgün ve meyve salkımları

Gençleştirme Budaması

Yaşlı ve zayıf gelişen ağaçlarda kuvvetli gelişen sürgün az olacağından, yeni sürgün oluşumunu teşvik etmek amacıyla yaşlı dal kesimi yapılmaktadır. Bu işlem 2-3 yılda tamamlanmalıdır. Sürgün gelişimi sağlandıktan sonra ağacın taç yapısını bozmadan, yeterli havalanma ve ışıktan yararlanma için, sık gelişen sürgünler seyreltilmelidir. Yeni oluşan sürgünlerin merkezden uzaklaşmaması ve yan gözlerden çıkan sürgünlerin yeterli düzeyde kuvvetli olması için sürgün uçları kesilmelidir.

Gençleştirme amacıyla yapılan budamada ağaçta, ana dallarda ve kesim yapılan her dalda mutlaka soluk dalı bırakılmalıdır. Kesim yapılan her yere aşı macunu sürülmelidir.

SULAMA

Yağışla birlikte verim çağındaki antepfıstığının yıllık su ihtiyacı 750-800 mm. arasındadır. Hazirandan başlayıp Ağustos ayı sonuna kadar, o yılki yağışa ek olarak 20 gün ara ile sulama yapılması ve her sulamada 110-150 cm derinliğe kadar toprağın ıslatılması, antepfıstığında gelişmeyi arttırıp periyodisitenin kısmen önlenmesine etkili olmaktadır.

Üreticilerin çoğu, sulama yapıldığı taktirde ağaçlarının kuruyacağını sanmaktadırlar. Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü deneme bahçelerinde 25 yıldan bu yana sulama yapılmasına karşın, sulama kaynaklı ağaç kurumalarına rastlanmamıştır. Fakat sulama suyunun gövde ile temas etmesi durumunda, kök boğazı çürüklüğü zararından dolayı ağaçlarda kurumalar meydana gelebilmektedir. Suyun ağacın gövdesine değmeyecek şekilde, taç izdüşümünün dışına verilmesi durumunda herhangi bir zararlanma görülmemektedir.

Şekil 12. Antepfıstığında salma sulamanın yapılışı

HASAT VE DEPOLAMA

Hasat

Ülkemizde antepfıstığı hasadı elle yapılmaktadır. Hasat dönemi başlamadan önce ağaç altları temizlenir. Toprak bastırılır. Bu şekilde yere düşen meyvelerin zarar görmeleri önlenir. Hasat esnasında önce yere düşen meyveler toplanır, sonra ağaç altına şallar serilir. Üç ayak merdivenler yardımı ile hasat yapılır. Hasat edilen meyvelerin ayıklanıp, kurutulduğu yerlere sergi yerleri denilmektedir. Sergi yerleri genellikle antepfıstığı bahçelerinin içerisinde olur. Meyveler burada güneşte kurutulur. Uygun hava koşullarında 3-4 günde antepfıstıklarının nem oranı %3-5'e düşmektedir. Sergi yerlerinde kurutma esnasında, meyvelerin toprakla temasının kesilmesi için, kurutulacak fıstıklar mutlaka uygun bir bez üzerine serilmelidir. Kurutma işlemi ürün kalitesini doğrudan etkiler. Sergi yerlerinde kurutmaya alınan antepfıstıklarının serim kalınlığı 3-5 cm'yi geçmemelidir. İyi ve homojen bir kurutma sağlamak için, yavaşça karıştırma yapılmalıdır.

Depolama

Antepfıstığının bileşiminde %50'den fazla yağ, %20'den fazla protein bulunmaktadır. Taze antepfıstığında %40-50, kuru kırmızı kabuklu antepfıstığında da %3-5 oranında nem bulunmaktadır. Ürünü depolama süresince, sıcaklık, nem ve ışık meyve kalitesi üzerine etkili olmaktadır.

Depo sıcaklığı ve nem düzeyinin, deponun her tarafında aynı olması için, depo havasının hareket halinde olması gerekmektedir. Uygun bir hava hareketinin sağlanabilmesi için, istifler arasında 10-20 cm duvar ve tavan arasında 30-35 cm, boşluk bırakılmalıdır. Çuvallar doğrudan ambar tavanı ile temas ettirilmemelidir. Depo tabanı tahta ızgara ile kaplı olmalıdır. Ürünün nem içeriğinin düzenli düşük kalabilmesi için depo koşullarındaki nem oranın düşük olması (% 50-60) gerekmektedir. Kuru kırmızı kabuklu olarak muhafaza şeklinde kalite kaybı daha az olmaktadır. Ürünün kendine özgü depolama koşullarına uyulmadığı takdirde bozulmalar hızlanmaktadır. Kuru kırmızı kabuklu antepfıstığı sergi yerlerinde kurutulduktan sonra, işlenerek pazarlanıncaya kadar ambarlarda muhafaza edilir. Antepfıstığının bir yıldan daha uzun bir sürede kalitesinin bozulmadan saklanabilmesi için en uygun depolama sıcaklığı 0 ile 10 ° C arasındadır.

FINDIK

Fındığın Kuzey yarım kürenin ılıman iklim kuşağını, Japonya'dan Kuzey Amerika'ya kadar yabani formlar biçiminde kapladığı bilinmektedir. Kültür formlarını oluşturan en önemli türler ise, Artvin'den Kırklareli'ne kadar uzanan Kuzey Anadolu Dağları ve Kuzey geçit bölgelerinde yoğun olarak bulunur. Kültüre alınma tarihi 2500 yıl öncelerine kadar uzanan fındıktan, Enophen, İsa'dan önce 400 yıllarında Kuzey Anadolu'da Kerasus'da (Giresun) “pontus yemişi” adını verdiği ufak bir meyve diye bahsetmektedir. Bu kadar eski kültür izine rastlanması sonucu, fındığın anavatanının yurdumuzun Karadeniz Bölgesi olduğu ve kültür fındığının dünyaya buradan yayıldığı ifade edilmektedir. Bu meyvenin 600 yıldan beri ticareti yapılmakta olup, ülkemizde ticarete konu olan 16 çeşit fındık mevcuttur.

Ekonomik anlamda fındık üretimi; Giresun, Ordu, Trabzon, Rize ve Artvin İllerini kapsayan Doğu Karadeniz Bölgesi ile Orta ve Batı Karadeniz Bölgesindeki Samsun, Sinop, Kastamonu, Düzce, Sakarya, Bartın, Zonguldak ve Kocaeli olmak üzere toplam 13 İlde yapılmaktadır.

Değişik üretim bölgelerimizde farklı yoğunlukta olmak üzere Tombul, Palaz, Çakıldak, Foşa, Mincane, Kalınkara, Uzunmusa, Kan, Kargalak, Cavcava, Sivri, İncekara, Acı, Kuş, Yuvarlak Badem, ve Yassı Badem fındık çeşitleri yetiştirilmektedir.

Fındığın üretimi ile (yaklaşık 400 000 çiftçi ailesi) 2.000.000 kişi doğrudan ilgilenmektedir. Ayrıca ürünün sanayi, pazarlama aşamaları ile ilgilenenler de dikkate alındığı takdirde, bu ürünün yaklaşık olarak 5.000.000 kişiye istihdam imkanı sağladığı ifade edilebilir.

Önemli bir ihraç ürünümüz olan fındık; her yıl 80 farklı ülkeye, ortalama 400.000 ton dolayında ihraç edilmekte ve bu ihracattan 700.000.000 – 800.000.000 dolar civarında döviz geliri sağlanmaktadır. Ayrıca fındığın Doğu Karadeniz Bölgesi halkının önemli bir kısmının hemen hemen tek geçim kaynağı olması nedeni ile, sosyal boyutu da oldukça önemlidir. Çünkü bu bölgedeki yüksek meyilli, bol yağış alan ve oransal nemi yüksek olan arazilerde, fındıktan başka ürünlerin tarımı yapılamamaktadır. Bu yönü ile toprak işlemeli tarıma elverişli olmayan arazilerden faydalanma imkanı sağladığı gibi, bu alanları erozyona karşıda korumaktadır.

Bütün bunların yanında fındık meyvesi önemli bir besin maddesidir, bileşiminde %55-66 yağ, %11-22 karbonhidrat, %14–16 protein, %5 su ve %2 oranında da mineral maddeler bulunmaktadır. Bu mineraller demir, kalsiyum, çinko, potasyum, sodyum, magnezyum, bakır ve manganezdir. Fındıkta bulunan vitaminler ise B1, B2, B6, Niacin ve E vitaminidir.

DÜNYADA FINDIK ÜRETİMİ


Bilindiği gibi dünya fındık üretiminde ve ihracatında ülkemizin tartışılmaz üstünlüğü vardır. Türkiye'den başka önemli fındık üreticisi ülkeler İtalya, ABD ve İspanya'dır. Son yedi yıllık (1993 – 1999) üretim rakamlarına göre, dünyada ortalama 650 338 ton / yıl fındık üretimi gerçekleştirilmiştir. Ülkemiz toplam üretimin %77.4'ünü gerçekleştirerek 1. sırada yer almaktadır. Ülkemizi sırasıyla İtalya (% 16), ABD (%4.4) ve İspanya (%2.2) izlemektedir.

 

Şekil 13. Fındık üreticisi ülkeler ve üretimdeki payları

Türkiye, fındık üretiminde nitelik ve nicelik bakımından dünyada ilk sırada yer almaktadır. Dünya fındık üretiminin %78'i, ihracatının ise yaklaşık %85'i ülkemiz tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye dışında fındık üreten ülkeler arasında İtalya, İspanya, ABD, Yunanistan, Azerbaycan, Gürcistan, İran, Romanya ve Fransa sayılabilir.

FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ

İklim İstekleri

Fındığın iyi bir gelişme göstermesi ve bol ürün vermesi nemli, ılıman iklim bölgelerinde olmaktadır. Karadeniz kıyı bölgesi fındık yetiştiriciliği bakımından en uygun iklim özelliklerine sahiptir.

Yıllık ortalama sıcaklığın 13–16 o C olduğu yöreler fındığın üretimi için uygundur. Ayrıca en düşük sıcaklığın - 8, - 10 o C'yi, en yüksek sıcaklığın ise 36, 37 o C'yi geçmemesi, yıllık yağış toplamının 700 mm'nin üstünde olması ve yağışın aylara dağılımının dengeli olması gerekmektedir. Bütün bunlarla birlikte, haziran ve temmuz aylarında oransal nemin % 60'ın altına düşmesi, fındık bitkisinde meyve gelişiminde olumsuzluklara sebep olmaktadır.

Toprak İstekleri

Fındık saçak köke sahip bir kültür bitkisi olduğundan, kökleri fazla derine gitmeyip yanlara doğru gelişmekte, derin, düz ve taban arazilerde 100 – 150 cm derinliğe kadar ulaşmaktadır. Toprak istekleri bakımından çok seçici olmamakla beraber; besin maddelerince zengin, tınlı – humuslu ve derin topraklarda iyi gelişme gösterir ve bol ürün verir.

BAHÇE TESİSİ

Arazi ve Toprak Hazırlığı:

Ekonomik ömrü oldukça uzun olan fındığın dikiminden önce arazi ve toprak hazırlığının dikkatli bir şekilde yapılması gerekmektedir. Çünkü bitkinin dikilmesinden sonra araziye müdahale etmek oldukça zor olacaktır. Bu amaçla arazi üzeri yabancı bitkilerden temizlendikten sonra, taban suyu yüksek olan arazilerde drenaj kanalları, meyilli arazilerde ise toprak ve suyu korumak amacı ile teraslama yapılmalıdır. Bahçe toprağı analiz ettirilerek, kireç ihtiyacı varsa kireç verilmelidir.

Fidan Dikim Zamanı:

Genel olarak dikim zamanı, ekim ayından itibaren ilkbaharda bitkilere su yürüyünceye kadar olan dönemdir. Kışları ılık geçen yerlerde ekim, kasım ve aralık ayları tercih edilmelidir. Çünkü sonbaharda dikilen fidanlarda, kış boyunca emici kökler meydana gelir. Bu kökler, kış mevsiminde yağan yağmurlarla yumuşayan toprakla temasa geçerek fidanların daha çabuk uyum sağlamasına yardımcı olur. Böyle fidanların yaz sıcaklarına daha iyi dayandığı gözlenmektedir. Sonbaharda yapılan dikimlerin bir diğer avantajı da şudur: Bu zamanda dikilen fidanların 1,5 – 2 ay sonra tutmadığı belli olacağından, tutmayanların yerine ocak – şubat döneminde yenilerinin dikilmesi mümkün olacaktır.

Kışı sert geçen yörelerde dikim zamanının şubat – mart dönemine kaydırılması daha faydalı olacaktır.

Çeşit Seçimi:

Fındık bahçelerinin tesis edilmesi sırasında üzerinde önemle durulması gereken bir diğer konu da fındık çeşidinin sağlıklı bir şekilde tespit edilmesidir. Bu amaçla, Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerimize başvurabileceğimiz gibi, bu konuda uzman kuruluş olan ve 1936 yılından beri çalışmalar yapan Fındık Araştırma Enstitüsü'nden de (Giresun) yararlanılabilir. Oluşturacağımız bahçedeki fındık çeşidinin :

•  Verimli ve kaliteli olmasına,

•  Dış ve iç pazarlarda talep görmesine,

•  Bulunduğumuz bölgedeki ekolojiye en iyi şekilde uyum sağlamasına,

•  Bahçe içerisinde çeşit standardının sağlanmasına

•  Ana çeşitlerinde meyve tutum oranının yüksek olması için, bahçe içerisinde bunlara uygun tozlayıcı çeşitlerin yeter sayıda bulunmasına dikkat edilmelidir.

Bazı fındık çeşitleri için önerilen tozlayıcı çeşitler şunlardır.

TOMBUL : Palaz, Çakıldak, Kalınkara, Sivri, İncekara

PALAZ : İncekara, Tombul, Mincane

ÇAKILDAK : Tombul, Palaz, Foşa, Mincane

FOŞA : Tombul, Palaz, Uzunmusa, Mincane

MİNCANE : Tombul, Palaz, Foşa

KARAFINDIK : Tombul, Mincane, Foşa

UZUNMUSA : Palaz, Mincane, Foşa

KALINKARA : Çakıldak, Palaz, Sivri

SİVRİ : Palaz, İncekara, Tombul, Foşa

 

Fidan Seçimi ve Fidanların Dikime Hazırlanması

Fındık kök sürgünü oluşturan bir bitkidir. Belli kurallar dahilinde üretimi bu sürgünlerle yapılmaktadır. Oluşturacağımız bahçedeki fidanların çeşidinin belirlenmesinden sonra, alacağımız fidanların özelliklerine de dikkat etmemiz gerekmektedir. Bu amaçla :

•  Ocakların güneş gören tarafında, pişkin, hastalıksız, herhangi bir şekilde yaralanmayan sürgünlerden olmasına dikkat edilmelidir.

•  Fidanların gövdeleri düzgün olup, 1- 1,5 cm kalınlığında olmalıdır. İnce ve çelimsiz yada daha kalın gövdeli olmamalıdır. Boyları 70 – 100 cm civarında olması tercih edilmelidir.

•  Fidanlar 1-2 yaşında, iyi bir kök yapısına sahip olup en azından 3-4 adet göze sahip olmalıdır.

Seçilen fidanlar belirlenip alındıktan sonra, dikimden önce dikim budaması yapılmalıdır. Bunun için, yaralanmış kökler sağlam doku noktasından kesilmeli, uzun kökler 15–20 cm olacak şekilde kısaltılmalıdır. Üzerinde 3-4 göz kalacak şekilde, en üstteki göz üzerinden kesilmelidir.

Dikim Aralıkları:

Fındık bahçelerinin bakımlı ve tekniğine uygun tesis edilmesinin ilk şartı ocak şeklinde dikim düşünülüyorsa ocaklara, çit dikim sisteminde veya tek dal şeklinde dikim düşünülüyorsa dallara büyümeleri ve gelişmeleri için ihtiyaç duyulan alanın ayrılmasıdır.

Fındık ocakları veya dalları için ayrılan alan; iklim şartlarına, toprağın yapısına, kuvvetine ve gücüne göre değişir. Genel olarak ocak dikim sisteminde verimli topraklarda 6-8 metre olan mesafe, verimi düşük topraklarda daha az (4-5 m) olabilir. Çit dikim sisteminde bitkiler arası mesafe 1,5–2 metre, sıra arası mesafe 4-5 metre olmalıdır. Tek dal olarak dikim planlandığı zaman ise, verimli topraklarda sıra arası ve sıra üzeri mesafe 3,5-4 metre, verimsiz topraklarda ise 3 metre düşünülmelidir.

Dikim Çukurlarının Açılması ve Dikim

Dikim çukurlarının yerlerinin işaretlenmesinden sonra çukurlar, ocak dikim sisteminde 120 cm çapında ve 60 cm derinlikte, tek dal dikim sisteminde ise 50 cm çap ve 40 cm derinlikte açılmalıdır. Dikimden bir ay kadar önce açılan çukurlarda alt ve üst topraklar ayrı ayrı taraflara yığılır. Dikime geçmeden önce, toprak analiz sonuçlarına göre önerilen miktardaki ahır gübresi ve kışlık gübreler topraklara karıştırılmalıdır.

Ocak dikim sisteminde kuzey, güney, doğu ve batı yönlerinde olmak üzere karşılıklı 80 – 100 cm aralıkla 4 adet fidan dikilir. Tek fidan dikiminde ise, açılan çukurların ortasına bir adet fidan dikilir ve çukurlar daha önce ayrı ayrı konulan üst toprağın alt, alt toprağın üst kısma gelmesine imkan sağlayacak şekilde kapatılır. Toprak iyice sulanır.

BUDAMA

Fındıkta budama; fidana, dala uygun bir şekil vermek, erken fındık vermesini sağlamak, bitkinin toprak altı ve toprak üstü organları arasında dengeyi sağlayarak uzun yıllar ve düzenli verim elde etmek, yaşlanarak verimden düşen dalları, yan dalları ve dalcıkları gençleştirmek amacı ile yapılır.

Budama esnasında budama makası ve budama testeresi kullanılır. Bitkide budama esnasında en az yara sathı meydana getirmek için, bu aletlerin kullanılması gerekmektedir. Üreticiler genellikle budama yapmak için Girebi ve bıçkı denilen aletlerden faydalanmaktadır ki, bu sağlıklı bir yöntem değildir.

Fındıkta budama genellikle ekim, kasım, aralık aylarında yapılır. Kışı sert geçen bölgelerde ise budamayı şubat sonu, mart başına kaydırabiliriz.

Şekil Budaması

Ocak Dikim Sisteminde :

Dikilen fidanlara ilk yıl müdahale edilmez. İkinci yıl mart ayı başında gözler uyanmadan önce, fidanlar toprak seviyesinden kesilir ve kesim yerlerine aşı macunu sürülür. Kesimden sonra iki ay içerisinde kesim yerinin altından çıkan yeni sürgünlerden, ocağın dışına doğru gelişen sürgünlerden kuvvetli bir sürgün bırakılır. Diğerleri toprak seviyesinden kesilir. Bırakılan sürgünler mayıs ayından itibaren kontrol edilerek, yaprak koltuklarından çıkan sürgünler elle koparılır.


Üçüncü yıl mart ayı başında, gelişen sürgünler 80 – 100 cm'den kesilirler. Yıl içinde kesim yerlerinin altında oluşan sürgünlerden, birinci katın yan dallarını oluşturmak üzere, sonbaharda almaşıklı gelişme gösteren iki tanesi bırakılıp diğerleri kesilir.

Dördüncü yıl mart başında doruk sürgünler 60 – 70 cm'den kesilir. O yılın sonbaharında kesim yerlerinin altında oluşan sürgünlerden ikinci katın yan dallarını oluşturmak üzere almaşıklı iki adet sürgün bırakılıp diğerleri kesilir. Birinci katı oluşturmak üzere bırakılan sürgünler 40 – 60 cm'den kesilir. Bu yılın sonbaharında ise bu dallar üzerinde oluşan sürgünlerden almaşıklı gelişme gösterenlerden 3 – 5 adet bırakılıp kesilir.

Şekil 14. Fındığın budanması

Beşinci yılın mart ayı başında doruk sürgün 60 – 70 cm'den, ikinci katı oluşturan sürgünlerden 40 – 60 cm'den kesilir. Bu yılın sonbaharında ikinci katın yan dalları üzerinde 3-5 adet sürgün bırakılıp diğerleri kesilir.

Doruk ve katları oluşturacak sürgünlerin kesiminde dikkat edilecek husus, dışa bakan bir göz üzerinden kesim yapılmasıdır. Beşinci yılın sonunda şekil budaması bitirilmiş olur (Şekil 15).


Şekil 15. Ocak dikim sisteminde dalların görünüşü

Tek Fidan Dikim Sisteminde Şekil Budaması: Fındık bitkisi uygun dikim ve bakım şartlarında tek gövdeli bitki formunda da yetiştirilebilmektedir. Bu şekilde bitkinin güneş ışıklarından daha fazla yararlanması mümkün olduğu gibi, budama, gübreleme, mücadele gibi kültürel işlemlerde daha da kolay uygulanabilmektedir. Sonuç itibarı ile birim alandan daha fazla mahsul kaldırma imkanı söz konusu olmaktadır. Bu dikim sisteminde de ana hatları ile aynı şekilde olmakla birlikte, dikkat edilmesi gereken husus, ana gövde üzerinde üç veya dört farklı yöne gelişecek şekilde ana dal oluşturmaya dikkat edilmesidir. Oluşturulan ana dallar üzerinde birinci ve ikinci katın yan dalları almaşıklı bir şekilde oluşturulur.

Çit Dikim Sisteminde Şekil Budaması: Ana hatları ocak dikim sisteminde olduğu gibidir. Farklılık ikinci yıl, iki sürgün bırakılması ve bunun birisi setin yukarısına, diğeri setin aşağısına, toprakla 60 o C açı yapacak şekilde büyütülmesidir. Ayrıca üçüncü sürgünler 60 – 70 cm‘den kesilirler.

Şekil 16. Tek dal şeklinde dikilmiş ve uygun şekilde taçlandırılmış fındık bitkisi

Ürün Budaması: Altıncı yıldan itibaren bitkiler her yıl sonbaharda gözden geçirilerek, kurumuş, yaralanmış, birbirini gölgeleyen, birbirine sürtünen ve şekli bozacak dalcıklar kesilir. Ayrıca eylül veya ekim ayları ile mayıs ayında olmak üzere, yılda iki defa kök ve dip sürgünü temizliği yapılır. Budamaya düzenli olarak devam edildiği takdirde bitki daha az zarar görür ve iş hacmi de o ölçüde az olur.

Tekniğine Uygun Dikim Yapılmamış Bahçelerde Budama :

Ülkemizde fındık bahçelerinin çoğunda dekardaki ocak sayısı ve ocaklarda bulunan dal sayısı, olması gerekenden fazladır. Bu durumda bitkilerin yeterli beslenmelerine ve yeteri kadar ışık almalarına engel olmaktadır. Böyle bahçelerde bitkiler bir birine girmiş, dallar ve dalcıklar zayıf gelişmiş, ocaklarda bulunan dallar yeterince yan dal oluşturmadan fazla yükselmiştir. Sonuç itibarı ile bu tip bahçelerde fındık verimi düşük olmaktadır.

Bu bahçelerde yapılacak ilk iş; yaralanmış, kurumaya yüz tutmuş, verimden düşmüş ve ocağın ortasında gelişmiş dalların toprak seviyesinden kesilip çıkartılmasıdır. Daha sonra birbirini gölgeleyen ana dallardan daha genç olanı bırakılıp diğeri kesilir. Ocaklarda dört dal kalacak şekilde ve ocaklar arası mesafe verimli topraklarda 6 – 8, düşük verimli topraklarda 4 – 5 metre olacak şekilde kesimlere devam edilir. Daha sonra da kalan ocaklar tek tek gözden geçirilerek, kurumuş ve yaralanmış dalcıklar kesilir. Dalların tekrar gözden geçirilmesi sureti ile çok sık dalcıklar aralanır.

İkinci ve daha sonraki yıllarda budama, ürün budamasında olduğu gibi devam eder. Budamada dikkat edilecek hususları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.

Kesimler tırnak bırakılmadan yapılmalı, dalcıklar budama makası ile, kalın dallar testere ile kesilmeli ve büyük yaralar aşı macunu ile kapatılmalıdır.

GÜBRELEME:

Fındık bitkisinin normal gelişimini sürdürebilmesi, bol ve kaliteli ürün verebilmesi, ihtiyaç duyduğu besin maddelerinin toprak ve yaprak analizleriyle belirlenerek, yöntemine göre fındığa verilmesiyle mümkündür. Analiz sonuçlarına göre gübreleme yapılmaz ise fazla, az, ya da yanlış gübre kullanılabilir. Bu durumdan hem üreticiler ekonomik zarara uğrarlar, hem de bitkiler olumsuz yönde etkilenirler.


Gübre önerilerinde bulunmak üzere, fındık bahçelerinde toprak örneği, sonbaharda gübrelemeden 1-2 ay önce ya da hasattan 10-15 gün önceki dönemde yaprak örneği alınırken alınmalıdır. Doğru bir teşhis için, toprak ve yaprak örneklerinin belirli kurallara göre ve zamanında alınması gereklidir. Bu konuda üreticiler Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri ile, Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Toprak ve Yaprak Analiz Laboratuarından ayrıntılı bilgi alabilir, adı geçen laboratuarda örneklerin analizini yaptırabilirler.

 

Şekil 17. Yazlık gübre uygulaması

 


Önerilen miktar ve çeşitteki gübreler, fındık bitkisine belirli zaman ve şekillerde verilmelidir. Örneğin üreticiler arasında "Yazlık Gübre" olarak bilinen azotlu gübrenin kullanımı şöyledir:

Bu gübreler, bölgenin yağışlı iklim özelliği ve bitkinin istekleri göz önünde bulundurularak, biri şubat sonu - mart başı, diğeri mayıs sonu - haziran başında olmak üzere iki defa da verilmelidir. Ocak dal uçları altındaki 30-40 cm genişliğindeki banda serpilen gübre, 5-10 cm toprak derinliğine karıştırılmalı böylece gübrenin yağışla yıkanarak ya da gaz halinde kayba uğraması önlenmelidir (Şekil 17).

Diğer önemli bir konu da, kullanılacak azotlu gübrenin toprak asit ya da alkali özelliğine göre seçilmesidir. Toprak eğer asit özellikte ise, % 26 N ile birlikte kireç içeren Kalsiyum Amonyum Nitrat; alkali özellikte ise % 21 N içeren ve üreticiler arasında ''Şeker Gübre'' olarak bilinen Amonyum Sülfat gübresi kullanılmasına özen gösterilmelidir.

Şekil 18. Kışlık gübre uygulaması

 

Üreticiler arasında "Kışlık Gübre" olarak bilinen Fosfor ve Potasyumlu gübreler ise kasım - şubat aylar arasında, 3 yılda bir, ocak dal uçları altında açılacak 15-25 cm derinlikteki çukurlara eşit olarak konulup, üzeri toprakla kapatılmalıdır. Bu gübrelerde kesinlikle toprak yüzüne serpilip, açıkta bırakılmamalıdır (Şekil 18).

Fındık bahçelerinde toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini iyileştirmek amacıyla, ahır gübresi de kullanılmalıdır. Ahır gübresi 3-4 yılda bir, kasım - mart ayları arasında, ocak dal altlarındaki 50 cm genişliğindeki banda serpilip, 5 - 10 cm toprak derinliğine karıştırılmalıdır.


Ahır gübresinin olmadığı durumlarda fiğ, yabani bezelye, yulaf gibi bitkilerle yeşil gübrelemede yapılabilir; bahçedeki yaprak, mısır sap ve benzeri maddelerin çürüntüleri de bu amaçla kullanılabilir.

Şekil 19. Kireç uygulaması

Fındık bahçeleri için çok önemli olan diğer bir konu da ''kireçleme''dir. Normal gelişimini 5-7 pH dereceleri arasında sürdürebilen fındık, genellikle düşük pH'lı asit topraklar üzerinde yetiştirildiğinden, bu toprakların kireçtaşı, sönmüş veya sönmemiş kireç gibi kireçleme materyalleri ile kireçlenmesi gerekmektedir. Ancak, burada unutulmaması gereken konu, kireçlemenin kesinlikle toprak analiz sonuçlarına göre yapılmasıdır. Gerekmediği halde kireçleme yapılması hem toprak özelliğini bozar, hem de bitkiye zarar verir.

Analiz sonucunda önerilen miktar ve çeşitteki kireçleme materyali 3-5 yılda bir, kasım-aralık ayları arasında, ocak dal uçları altındaki 40-50 cm genişliğindeki banda düzgünce serpilip, 5-10 cm toprak derinliğine mutlaka karıştırılmalıdır (Şekil 19).

FINDIKTA HASAT, HARMAN VE DEPOLAMA

Fındık genellikle yağış oranı ve nispi nemi yüksek olan bölgelerimizde yetişmektedir. Bu durum, bahçelerde yabancı ot ve dikenlerin bol miktarda olmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle hasada başlamadan önce bahçelerde genel bir temizlik yapılması, hasattan en az 5–10 gün önce bahçelerin “girinti” adı verilen aletle veya motorlu tırpanla temizlenmesi gerekmektedir.

Fındık çeşitleri farklı zamanlarda hasat olgunluğuna erişmektedirler. İdeal olanı, her çeşidin ayrı ayrı hasat olgunluğuna erişmesinden sonra toplanması olmakla beraber, karışık çeşitlerden kurulu olan bahçelerde bu zor olmaktadır. Bu nedenle bahçelerde hakim olan çeşitlerin olgunlaşma zamanında hasat yapılmalıdır.

En iyi hasat şekli fındığın kendiliğinden veya silkeleme sonucunda yere düşmesi sureti ile olmaktadır. Yerden toplanan fındığın kalitesi en iyi olmakla birlikte, işçilik avantajı da sağlamaktadır. Yapılan araştırmalar kalite yönünden en yüksek değerlerin, yerden toplanan fındıklarda görüldüğünü ortaya koymaktadır. Yerden toplama şeklinde yapılan hasatta; daldan toplama esnasında olduğu gibi genç sürgün ve dallara zarar verilmemesinden dolayı, gelecek yılın mahsulüne de zarar verilmemiş olunur. Fakat özellikle Doğu Karadeniz Bölgesinin topoğrafik yapısı, yerden toplamaya imkan tanımamaktadır. Bu bölgedeki pek çok bahçede fındık çotanaklarının daldan toplanması sureti ile hasat yapılmaktadır.

Şekil 20. Fındık hasadı

Fındığın daldan toplanmasında önemli hasat kriterleri ise şunlardır :

•  Zurufta kızarıklık oranının, %70–80 seviyelerine ulaşması gerekmektedir.

•  Dış kabukta kahverengileşme oranı %70–80 düzeyinde olmalıdır.

•  Fındık taneleri zurufun içinde dönmeye başlamış ve zurufun soyulabilirliği kolaylaşmış, silkme ile veya kendiliğinden dökümler başlamış olmalıdır.

•  Hasat olgunluğuna gelen kabuklu fındıklarda nem oranı maksimum %30 olmalıdır. Zira nem miktarı fındığın muhafaza ömrünü etkileyen çok önemli bir faktördür.

Zamanından önce hasat edilen fındıklarda bazı olumsuzluklar meydana gelmektedir. Bunlar :

•  Erken hasat edilen fındıklarda buruşuk nispeti fazlalaşır,

•  Önemli bir kalite özelliği olan randıman ve beyazlatma özellikleri, erken hasat edilen fındıklarda düşük olmaktadır.

•  Fazla nem bayatlama, ekşime ve küflenmeyi teşvik eder,

•  Erken hasat fındıkta ham yağ oranını ve protein oranını olumsuz etkilemektedir.

Fındıkta harmanlama işlemi genellikle 15 ağustosa doğru başlayıp eylül ayı sonlarına kadar devam etmektedir.

Hasat sonrası harman yerine taşınan zuruflu fındıklar, 15 – 20 cm kalınlıkta tabaka halinde serilir. Güneşli havalarda tahta kürek veya tırmıkla karıştırılarak 3 – 5 gün kurutulur. Kurutulan bu fındıklar harman makinesine (patosa) verilmek sureti ile zuruflarından ayrılırlar. Ayıklanan bu fındıklar toprak harmanlarda bez, beton harmanlarda ise bez kullanılmadan 3-4 cm kalınlıkta serilirler. Güneşli havalarda her gün 3-4 defa tırmık ile karıştırılarak kurumaları sağlanır. Bu şekilde 3-4 gün kuruyan fındıklar vantilatörden geçirilmek sureti ile toz, toprak, zuruf parçalarından ve boş fındıklardan ayrılırlar. Vantilatörden geçirilen fındıklar tekrar serilerek içlerinde bulunan taş, toprak sert ve yabancı cisimlerden ayrılırlar. Kırık, kurtlar tarafından delinen ve karışan diğer fındık çeşitleri içlerinden seçilir. Son aşamada ise, fındıklar çuvala doldurularak ağızları dikilir ve pazara götürmek üzere hazırlanır. Fındıklar çuvallanırken mümkün olduğu kadar sabah ve akşam serinliklerinde bu iş yapılmalıdır (Şekil 21). Fındıklar sıcak olarak çuvallanmamalıdır.

Harmanda fındığın kurutulması esnasında dikkat edilecek hususlar :


Bahçelerden toplanan zuruflu fındıkların taşınması sırasında eğer naylon çuval kullanılıyorsa fındıklar naylon çuvallarda fazla bekletilmemelidir.

Doğru Yanlış

Şekil 21. Fındıklar çuvallara doldurulurken sabah veya akşam serinlikleri seçilmelidir.

Zuruflu veya ayıklanmış fındıkların, harmana serilerek kurutulması esnasında yağışlardan korunmak için, plastik örtü kullanılmaktadır. Bu plastik örtüler doğrudan doğruya fındık üzerine serilmemeli, fındıktan en az 30 – 40 cm yükseklikte çardak yapılmak sureti ile kullanılmalıdır. Plastik örtü ile fındık arasında kesinlikle hava akımı olmalıdır (Şekil 22).

 

•  Fındığını hemen satmayıp ambarda bekletmeyi düşünen üreticilerimiz, fındıklarını rutubetsiz, havadar, temiz depolarda ve jüt veya delikli çuvallarda muhafaza etmelidirler.

Şekil 22. Fındığın kurutulması esnasında yağmurdan korunması amacı ile yapılan çardak.

 

•  Yaş ve normalden fazla rutubetli fındıklar kesinlikle depoya konmamalıdır (Kurutulmuş fındıklarda nem oranı kabuklu %8, iç fındıklarda % 4.5 olması önerilmektedir).


Şekil 23. Büyük bir fındık harmanı

 

FINDIK TARIM TAKVİMİ

 

EYLÜL

Fındık filiz güvesi,Mayıs böceği ilaçlaması yapılabilir. Kök ve dip sürgünleri temizlenebilir. Toprak örnekleri alınabilir.

EKİM

Mayıs böceği ilaçlaması yapılabilir (ayın ilk yarısında) Budama, kök ve dip sürgünü temizliği yapılabilir. Toprak bellenebilir, Toprak örneği alınabilir. Fidan çukurları açılır ve dikim yapılabilir.

KASIM

Budama, kök ve dip sürgünü temizliği yapılabilir. Fosforlu ve potaslı gübre verilebilir. Fidan çukurları açılır ve dikim yapılabilir. Kireç verilebilir, toprak bellenebilir.

ARALIK

Budama, kök ve dip sürgünü temizliği yapılabilir. Fosforlu ve potaslı gübre verilebilir. Kireç verilebilir, çiftlik gübresi verilebilir. Toprak bellenebilir, kozalaklar toplanabilir. Fidan çukurları açılır ve dikim yapılabilir.

OCAK

Çiftlik gübresi, fosforlu ve potaslı gübre verilebilir. Budama, kök ve dip sürgünü temizliği yapılabilir. Fidan çukurları açılır ve dikim yapılabilir. Kozalaklar toplanabilir.

ŞUBAT

Çiftlik gübresi verilebilir. Budama, kök ve dip sürgünü temizliği yapılabilir. Fidan çukurları açılır ve dikim yapılabilir. Virgül kabuklu biti kış ilaçlaması yapılabilir.

MART

Azotlu gübrenin yarısı kullanılır. Budama, kök ve dip sürgünü temizliği yapılabilir. Virgül kabuklu biti kış ilaçlaması yapılabilir. Fındık yaprak deleni ilaçlanır (Ayın ilk yarısında) Fındık filiz güvesi ilaçlanabilir (ayın ilk yarısında)

NİSAN

Filiz budaması yapılır. Filiz güvesi ilaçlanabilir (ayın ilk başlarında). Fındık gal sineği ilaçlanır (iki kez). Fındık kokarcası ilaçlanır (Nisan ayı ortalarında).

MAYIS

Fındık kurdu ilaçlanır. Fındık kozalak akarı ilaçlanır. Azotlu gübrenin diğer yarısı kullanılır. Kök ve dip sürgünü ikinci temizliği yapılır. Filiz budaması yapılır.

HAZİRAN

Dalkıran ilaçlanabilir. Amerikan beyaz kelebeğinin mekaniksel ve ilaçlı mücadelesi yapılabilir.

TEMMUZ

Yaprak örneği alınır (Temmuz ayı ikinci yarısında) Uç kurutana karşı mekaniksel mücadele yapılabilir.

AĞUSTOS

Uçkurutana karşı mekaniksel mücadele yapılabilir. Amerikan beyaz kelebeğinin mekaniksel ve ilaçla mücadelesi yapılabilir. Fındık filiz güvesine karşı hasattan sonra ilaçlama yapılabilir.

 

“Fındık Tarım Takvim”inde belirtilen uygulamaların tamamı her yıl yapılmamaktadır. Bu uygulamaların bir kısmı yılda iki kez, bir kısmı yılda bir kez, bir kısmı üç yılda bir kez, bir kısmı 4-5 yılda bir kez ve bir kısmı da ihtiyaç duyulduğunda yapılmaktadır. Bu uygulamalardan ;

YILDA İKİ KEZ YAPILANLAR :

•  Azotlu gübrenin kullanılması,

•  Kök ve dip sürgünü temizliği

HER YIL EN AZ BİR KEZ YAPILANLAR;

•  Fındığın budanması, Fındık kurdu ilaçlaması

ÜÇ YILDA BİR YAPILANLAR

-Çiftlik gübresi, fosforlu gübre ve potaslı gübre uygulamaları

-Toprak ve yaprak örneklerinin alınması

4-5 YILDA BİR YAPILANLAR

•  Toprağın bellenmesi, kireç uygulaması

İHTİYAÇ DUYULDUĞUNDA YAPILANLAR:

•  Fındık filiz güvesi, Mayıs Böceği, fındık kozalak akarı, Virgül kabuklu biti,

•  Fındık Yaprak Deleni, Fındık Gal Sineği, Dalkıran, Fındık Koşnilleri, Amerikan Beyaz Kelebeği, Uç Kurutan gibi zararlılar ile, Fındık Bakteriyel Yanıklığı ve Dal Kanseri gibi hastalıklarla mücadele.

Budama : Ekim, kasım, aralık ve ocak aylarında yapılır. Bu zamanlarda ocak ve dal seyreltmesinin yanı sıra kurumuş, kırılmış, yaşlanmış, hastalanmış ve zararlıların etkisinde kalmış ve mahsulden düşmüş dallar dibinden kesilir. Dal içi, yani verim budaması yapılır.

Filiz Budaması: Nisan ve mayıs aylarında dalların gövdelerinden çıkan taze sürmüş ve sürmekte olan sürgünlerin kesilmesidir.

Toprak Örneği: Bahçelerin en az 5-6 yerinden 0-20 ve 20-40 cm derinliklerden alınır.

Yaprak Örneği: Fındığın toplanmasından önceki 10 –15 gün içinde, 20 dekara kadar olan bahçelerin değişik yerlerinden, 25 ocağın dört yönünden olmak üzere 80-120 arasında yaprak alınır.

-Azotlu gübrenin yarısı mart ayında, diğer yarısı mayıs ayı ikinci yarısında veya haziran ayı başında verilir.

Fındık Kurdu İlaçlaması: Bahçenin değişik yerlerindeki 10 ocakta 3 ve daha fazla kurt olduğunda, bahçede hakim fındık çeşidinin tanelerinin yarıdan fazlası mercimek iriliğine (3-4 mm) geldiğinde yapılır.

Fındık Filiz Kurdu İlaçlaması: Ağustos ayı sonlarında ve eylül ayında 100 yaprakta 15 ve daha fazla araz varsa ilaçlama yapılır. Bu zamanda ilaçlama yapılamamışsa, mart ayı sonunda – nisan ayı başında iyi takip edilmek şartı ile 2. dönem larvalarına karşı ilaçlama yapılabilir.

Fındık Gal Sineği: Mart ayı sonunda - nisan ayı başında bulaşıklığın %50' yi geçtiği bahçelerde fındık sürgünlerinin çoğunluğu 2 yapraklı olduğunda ilaçlanır.

Fındık Yaprak Deleni: Yoğun bahçelerde yapılır.

Fındık Kozalak Akarı: Sürgünler 4 – 5 yapraklı olduğunda, yaprak koltuklarında yeni yıl tomurcukları toplu iğne başı kadar olduklarında, takriben mayıs ayı ilk yarısında ilaçlanır.

Virgül Kabuklu Biti: Şubat–mart aylarında tomurcuklar patlamadan önce, kış ilaçlaması olarak yapılır. Larvaların yumurtadan %70–80 oranında çıktığı mayıs ayında da yaz ilaçlaması yapılabilir. Yaz ilaçlaması mecbur kalmadıkça yapılmamalıdır.

Dalkıran İlaçlaması: 10 ocakta 30 dalda 3 yeni galeri varsa yapılır.

Uç Kurutan Mücadelesi: Temmuz, ağustos ve eylül aylarında bulaşık sürgünlerin kesilmesi ve yakılması ile yapılır .

Amerikan Beyaz Kelebeği: Larva paketleri ile bulaşık dalların veya dal parçalarının kesilip imha edilmesi ile veya 2. dönem larvalarının 2-3. dönemlerinde ilaçlanması ile yapılır.

Fındıklarda Bakteriyel Yanıklık ve Dal Kanseri gibi hastalıklara karşı başarılı bir ilaçlama programı olmadığından, bu hastalıklara karşı mücadele, hastalıkların bulaştığı dalların ve kök sürgünlerinin sökülüp yakılması şeklinde olmaktadır.

CEVİZ YETİŞTİRİCİLİĞİ

 

Uzakdoğu'dan başlayarak Türkiye ve Avrupa üzerinden Amerika'ya kadar uzanan çok geniş bir bölgede yetiştiriciliği yapılan ceviz meyvesi, odunu, yaprağı, kabuğu ve kütüğü ile insanımıza, çiftçimize çok yönlü fayda sağlayan bir meyve türüdür. Türkiye, Dünya ceviz üretiminde 3. sırayı almaktadır. Üretimimizin sürekli artmasına rağmen, gerek illere ve bölgelere, gerekse yıllara göre düzenli bir üretim yapılamamakta ve ağaç başına verim, olması gerekenden düşük kalmakta; bunun sonucunda da ülkemiz ceviz dış satımı, önemli pazarları kaybetmektedir. Bu düzensizliği önlemek için, ceviz yetiştiriciliği yapan üreticiler şu önemli hususları unutmamalıdır.

-Ceviz üretimi verim ve meyve kalitesi belli olan standart çeşitlerle yapılmalıdır.

-Yetiştiricilik, tek tek ağaçlar şeklinde değil daha çok kapama ceviz bahçeleri halinde yapılmalıdır.

-Teknik ve kültürel uygulamalar yeterli biçimde kullanılmalı, döllenme biyolojisi yönünden yeterli bilgileri edinerek gerekli tedbirler alınmalıdır.

-Ceviz, asıl ürün olarak dikkate alınarak iklim ve toprak şartları uygun olmayan yerlere dikilmemelidir.

İKLİM İSTEKLERİ

Sıcak ılıman meyve türlerinden olan cevizler, hem yüksek hem de düşük sıcaklığa karşı hassastır. Yüksek yaz sıcakları yeşil kabukta yanmalara, cevizin içinde büzülmelere neden olur. Bu zararlanmalar 35 O C'de başlar, 40-43 O C'de daha fazla etkilenir. Genç ceviz ağaçlarının taze sürgünleri –9 O C' de bile zararlanırlar ve olgunlaşmış sürgünler kurumaya maruz kalırlar. Dinlenme dönemlerinde –11.5 O C de düşük sıcaklığa dayanan ağaçlar, sonbaharın erken donlarında –8 ile –9 O C de bile zarar görebilirler. Geç ilkbahar donları, gelişen yeni tomurcukların patlama döneminde cevizlerde en fazla zararı yapar. Kapalı tomurcuklar –1 O C'ye, tam çiçeklenmede –3 O C'ye, küçük yeşil meyveler ise –1 0 C'ye kadar dayanabilirler. Bu durum, cevizlerin bu dönemde diğer meyve türlerinden daha hassas olduğunu göstermektedir.

BAHÇE YERİNİN SEÇİMİ

Ceviz ağacı, köklerinin 2.5-3 metreye kadar rahatça gelişebileceği topraklarda en iyi biçimde yetişir. Bu nedenle, bahçe tesisinden önce toprağın 3 m kadar altı, bir burgu vanasıyla kontrol edilmelidir. Çünkü ceviz kazık köklü bir meyvedir. Yer seçimi bakımından ceviz tarımını sınırlayan en önemli faktörlerden birisi, taban suyudur. Taban suyu yüksek olan yerlerde ağacın gelişmesi durur, birkaç yıl içinde tamamen kurumaya başlar. Cevizler, toprak tuzluluğuna dayanım yönünden orta derecedeki meyveler grubuna girmektedir.

ANAÇ SEÇİMİ

Bugün ceviz fidanı yetiştiriciliği için izlenecek en önemli yol, anaçların tohumlarından elde edilecek çöğürlerin, standart olarak seçilen üstün verim ve niteliklere sahip çeşitler ile aşılanması olacaktır. Aşılı ceviz fidanı üretiminde standart çeşitlerin tespiti kadar, üzerine aşı yapılacak çöğürleri yetiştirmek üzere tohum alınacak anacın seçimi de çok önemlidir. Tohumluk olarak seçilen kabuklu cevizler, üzerini örten yeşil kabuğun (tetir veya yeşil kal) %80'i çatladıktan sonra hasat edilmelidir. Ceviz tohum anacında aranan başlıca özellikler şunlardır:

- Ağaç verimli olmalı, her yıl meyve vermelidir.

- Meyveler sağlam, içi dolgun, yağı oranı yüksek, sap çukuru dar olmalıdır.

- Cevizde hasattan sonra gölge, havadar ve rutubetsiz yerlerde muhafaza edilmelidir.

- Meyveleri mütecanis irilikte olmalı, küçük orta irilikte meyveleri olan çetin cevizler seçilmelidir.

- Tohumluk cevizlerin mütecanis sürgün vermesi için, tohumlar 80-90 gün +4 o C ‘de soğuk depoda tutulmalı veya ekim zamanına kadar bu şartlara uygun yerlerde saklanmalıdır.

- Tohumların çimlenme oranı en az %80 olmalıdır. Çok sayıda yan kök yapabilen kuvvetli bir kök ve dalsız hızlı bir gelişme gösteren gövde yapısına sahip olmalıdır.

- Verimsiz toprak ve elverişsiz iklim şartlarına dayanımı yüksek olmalıdır.

- Aşı yerinde kaynaşma ve uyuşma özelliği iyi olmalıdır.

-Toprakta barınan kök ve kök boğazı hastalık ve zararlılarına karşı dayanıklı olmalıdır.

Yerli cevizlerimizden BALABAN çeşidi iyi bir anaç olma özelliğine sahip bulunmaktadır. Bu tohum anacı, Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü'nce 24 tip arasından seçilmiştir.

AŞILAMA

Ceviz tohumlarından elde edilen çöğürlerin aşılanması için yama ve bilezik göz aşıları uygulanmaktadır. Bu aşılama şekli pratik olup, hem kolay uygulanmakta hem de aşılarının tutma oranı yüksek olmaktadır. Yaşlı ceviz ağaçlarına yapılacak aşılamada ise, yarma kalem aşısı ile üretilmeleri konusunda yapılan çalışmalardan olumlu sonuçlar alınmıştır.

Aşılama işleminde kullanılacak aşı gözü ve aşı kalemleri, araştırma kuruluşlarımızca önerilen standart çeşitlerimizden alınmalıdır. Ceviz yetiştiriciliği için kullanılacak çeşitler, en azından aşağıdaki özelliklere sahip olmalıdır.

- Ağaçlar erken meyveye yatmalıdır. Tohumdan yetişen ağaçlar 12-15 yaşlarında verime yattıkları halde, seçimi yapılan ve aşılı çeşitler 3-5 yaşlarında verime yatmaktadırlar.

- Periyodisite göstermeyen çeşitler olmalıdır. Yani her yıl meyve vermelidir.

- Ağaçları verimli olmalıdır.

- Soğuklara ve güneş yanıklığına karşı dayanıklı olmalıdır.

- Ağaçların gelişmesi sağlıklı olup, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı olmalıdır.

- Meyve iriliği bakımından taze olarak tüketilecek cevizlerde ortalama çap 38 mm' den, kurutmalık cevizlerde ise 29 mm' den büyük olmalıdır.

- Meyve şekli düzgün-oval, mütecanis irilikte ve kabuklu dane ağırlığı 10 gramın üzerinde olmalıdır.

- Meyve içi kabuktan bütün olarak çıkmalı, iç randıman %50'nin üzerinde olmalıdır. İç rengi açık ve iç kabuk boşluğunu tamamen doldurmalı, normal şartlarda büzüşme yapmamalıdır.

DÖLLENME

Ceviz yetiştiriciliği için verimli çeşitlerin seçimi yanında, bu çeşitlerin döllenme biyolojilerinin bilinmesi ve tozlama zamanı birbirine uyan çeşitlerin seçilmesi, verimliliğin arttırılması için önem taşımaktadır. Bütün ceviz çeşitleri birbiri ile döllenmekle birlikte, tozlanma ve uyuşmazlık gibi problemler, erkek ve dişi çiçeklerin farklı zamanlarda açması ve olgunlaşmasından kaynaklanmaktadır. İyi bir tozlanma ve döllenme sağlayabilmek için, en az iki çeşitle bahçeler kurulmalıdır. Erken veya geç çiçek tozu veren çeşitler bir arada dikilmemelidir. Cevizler rüzgar ile tozlanır. Genç bahçelerde, çiçek tozu kaynağının 100-150 metre uzak olması, yeterli bir tozlanma için uygundur. Ağaçlar büyüyüp sıkıştığı zaman, çiçek tozları ağaçlar arasında serbestçe dolaşamayacakları için, tozlanacak ağacın çiçek tozu kaynağına uzaklığı en fazla 60-90 metre olmalıdır.

Bugüne kadar elde edilen sonuçlar içerisinde ceviz yetiştiriciliği yapmak isteyen üreticilerimize şu çeşitleri önerebiliriz:

Yalova-1: Ağacı yayvan ve kuvvetli bir taç gelişmesine sahiptir. Salkımda meyveler 1-2'li olup, kabuk orta kalınlıkta, az pürüzlü, oval şekilli bir çeşittir (Şekil 24). Meyve ağırlığı 16 g, iç oranı % 50'dir. Yağ oranı % 70, protein oranı % 23 olup, kabuktan ayrılması kolaydır. Kıyı bölgeler hariç (deniz etkisine açık olan yöreler) ceviz yetişen bütün bölgelerde yetiştirilir. Nisan ayının başında yapraklanır. Geç donların görülmediği yerlerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Kuru ve taze ceviz olarak tüketilmeye elverişlidir. Yalova-4, Kaplan-86, Şebin çeşitleriyle tozlanır. Eylül ayının ortalarında hasat edilir.

Şekil 24. Yalova-1 ceviz çeşidi

 

Yalova-3: Dik, yayvan dallı olup, orta kuvvetli bir taç gelişimi gösterir. Salkımda meyveler 2-3'lü oluşur. İnce kabuklu ve ovalimsi bir meyve şekline sahiptir (Şekil 25). Meyve ağırlığı 13 g, iç randımanı % 53'dür. Yağ oranı %69, protein % 21 olup, kuru ceviz olarak tüketilmeye elverişlidir. Kabuktan ayrılması çok kolaydır. Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetiştirilir. Yalova-1, Bilecik ve Tokat-1 (60 TU-1) çeşitleriyle döllenir. Eylül ayı sonlarında hasat edilir.

Şekil 25. Yalova-3 ceviz çeşidi

 

Yalova-4: Yayvan, dik dallı ağacı orta kuvvette gelişme gösterir. Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetişebilir. Erken çiçeklenir. Geç donların görülmediği yerlerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Meyveler 2-3'lü oluşur. Meyve içi dolgun olup, kabuktan kolay ayrılır. Tane ağırlığı 13 g, iç oranı %52, yağ oranı %69, protein %17'dir. Kuru ceviz olarak tüketilmeye elverişlidir. Yalova-1, Kaplan-86 çeşitleriyle döllenir. Eylül ayı sonlarında hasat edilir.

Bilecik: Dik, yayvan ve kuvvetli bir taç gelişmesi gösterir. Kıyı bölgeler hariç, tüm bölgelerde yetiştirilir. Özellikle, geç donların görüldüğü yörelere tavsiye edilir. Meyve salkımı 2-3'lü yapıdadır. %30 yan dallarda meyve yapar. İnce kabuklu, içi dolgun, kabuktan kolay ayrılır. Tane ağırlığı 13 g, iç oranı %53, yağ oranı % 68, protein % 18'dır. Kuru ceviz olarak tüketilmeye elverişlidir. Şebin, Yalova-3, KR-2 (Y-1) çeşitleriyle tozlanır. Eylül ayı sonlarında hasat edilir.

Şebin: Sık dallı, yayvan bir taç gelişmesi gösterir. Kıyı bölgeleri hariç, ceviz yetişen tüm yörelerde yetişir. Özellikle geç donların görüldüğü yerlere tavsiye edilir. Çok verimli meyve salkımı 2-4'lü olur. Oval bir meyve yapısına sahiptir (Şekil 26). İnce kabuklu, kabuktan kolay ayrılır. İçi dolgun, tane ağırlığı 12 g, iç oranı % 63, yağ oranı %67, protein %17 olup, çiçekleri (homogamous) kendine verimlidir. Bilecik, KR-2 (Y-1) çeşitleri ile tozlanır. Eylül ayı sonlarında hasat edilir.

 

Şekil 26. Şebin ceviz çeşidi

 

Gültekin-1: Dik, kuvvetli bir taç gelişmesi gösterir. Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetişir. İyi kaliteli, albenisi olan bir meyvedir. Kabuktan kolay ayrılır. Geç donların görüldüğü yerlerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Meyve salkımı 1-2'li olur. Tane ağırlığı 17 g, iç oranı % 40, içi dolgun, açık beyaz renkli olup, taze ve kuru olarak tüketilmeye elverişlidir. Şebin, Bilecik çeşitleriyle tozlanır. Eylül ayının ortalarında hasat edilir.

KR-2: Yaygın, dik formlu bir taç gelişmesi gösterir. Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetişir. Özellikle geç donların görüldüğü yerlerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Meyvesi oval şekilli, kabuktan çok kolay ayrılır. Tane ağırlığı 17.4 g, iç oranı %56, içi dolgun, beyaz renklidir. Kuru ve taze ceviz olarak tüketilmeye elverişlidir. Eylül ayı sonlarına doğru hasat edilir. Tozlayıcısı Şebin, Yalova-3 ve Bilecik çeşitleridir.

Kaplan-86: Dik, yayvan bir taç gelişmesi gösterir. Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetişir. Özellikle kıyı bölgelerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Meyve salkımı 2-3'lü olur. Meyveleri elips şeklinde olup, kabuktan kolay ayrılır. Taze ceviz olarak tüketilmeye elverişlidir. Normal cevizlerden büyük meyveli olması dikkat çekicidir (Şekil 27). Tane ağırlığı 24 g, iç oranı %40, protein %16, yağ oranı %68'dir. Bir yıl çok, bir yıl az meyve verir. İçi orta dolgunlukta olup, Yalova-1, Yalova-3, Şebin çeşitleriyle döllenir. 15 Ağustos' dan itibaren hasat edilir.

Şen-1: Dik, yayvan, kuvvetli bir taç gelişmesi gösterir. Kıyı bölgeler hariç, tüm bölgelerde yetiştirilir. Özellikle geç donların görüldüğü yerlerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. 2-3'lü meyve yapar. Kaliteli, verimli, içi dolgun, kabuktan kolay ayrılır. Çiçekler (homoganaus) kendine verimlidir. Meyve şekli yuvarlak, tane ağırlığı 17 g, iç oranı %54, içi dolgun olup, kabuktan kolay ayrılır. Protein oranı %18, yağ oranı %74'dür. Kur ceviz olarak tüketilir. Şebin, Yalova-1, KR-2 ile tozlanır. Eylül ayı sonlarına doğru hasat edilir.

 

 

Şekil 27. Kaplan-86 ceviz çeşidi

 

 

Tokat-1 (60 TU-1): Dik, yayvan bir taç gelişmesi gösterir. Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetişir. Çok ince kabuklu, içi dolgun, beyaz renklidir. Kabuktan kolay ayrılır. Meyve şekli yuvarlak olup, tane ağırlığı 12 g, iç oranı %63, protein %23, yağ oranı %71'dir. Taze ve kuru ceviz olarak tüketilmeye elverişlidir. Yalova-1, Yalova-3, Şebin çeşitleriyle tozlanır. Eylül ayının ortalarında hasat edilir.

BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ

BADEMİN TARİHÇESİ VE ÖNEMİ

Bademin tarihçesi eski Babil'e kadar uzanmaktadır. Babil'de bademin tarihinin başladığı ve en eski kültürü yapılan yiyecekler arasında olduğunu tarihçiler kabul etmektedirler. Mısır'da İskenderiye yakınlarındaki Faros adasında bulunan ganimetler arasında bademe rastlanmıştır.

Bademin anavatanının Çin ve Orta Asya olduğu bilinmektedir. Asya ile Avrupa arasındaki İpek Yolunda, bademin seyyahlar tarafından yendiği bilinmektedir. Badem, seyyahlar vasıtasıyla Yunanistan, Türkiye ve Orta Doğuya getirilmiştir. Uzun yıllardır Akdeniz kıyılarında özellikle İspanya ve İtalya'da badem yetiştiriciliği yapıldığı bilinmektedir.

Badem, botanik açıdan kiraz, erik ve şeftali ile aynı familyada yer almaktadır.

Badem, kayısı ve şeftali gibi bazı meyve türleri, binlerce yıl önce Türkiye'ye getirilmiştir. Badem yıllarca sadece tohumla üretilmesinden dolayı, çok geniş bir çeşitliliğe sahiptir Bunun yanı sıra diğer ülkelerden yurdumuza Texsas, Nonpareil gibi badem çeşitleri getirilmiş ve üretimi yapılmıştır.

Türkiye'nin Doğu Karadeniz'in kıyı bölgesi ile çok yüksek yaylalar dışında her yöresinde badem yetiştirilmektedir. Badem yetiştiriciliği ülkemizde Ege Bölgesinde yoğunlaşmış, bunu Akdeniz, İç Anadolu ve Marmara Bölgeleri izlemektedir. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde Türkiye badem üretiminin üçte ikisi üretilmektedir. Badem yetiştiriciliği açısından en önemli bölge Ege Bölgesi, burada da Datça Yarımadasıdır.

Türkiye'de 1998 rakamlarına göre 3.680.000 meyve veren ağaç bulunmaktadır. Badem üretimi 1990 yılında 46.000 ton iken bu üretim 1998 yılında 36.000 tona düşmüştür.

İKLİM ve TOPRAK İSTEKLERİ

İKLİM

Badem için, yazları kurak ve sıcak, kışları ılık ve yağışlı Akdeniz iklimi idealdir. Bununla beraber, odun kısmının kış soğuklarına dayanıklı olması nedeniyle, kış soğuklarının fazlaca olduğu yerlerde de yetişebilmektedir. Badem ağacının odun kısmı –20 o C - 30 o C' ye kadar soğuğa dayanabilir.

Çiçek tomurcuklarının kışa dayanıklılığı şeftali çiçek tomurcuklarından daha azdır. Ülkemizde kış soğuklarının fazla olduğu yerlerde ekonomik olarak badem yetiştiriciliği yapılamaz.

Bademin kış dinlenme ihtiyacı diğer meyve ağaçlarına göre daha kısadır. +5 o C' nin altında 90-400 saatlik bir soğuklama yeterlidir.

Badem yetiştiriciliği için, ilkbahar başlangıcındaki durgun olmayan hava şartları büyük önem taşır. İlkbaharda don olayları bakımından en kritik dönem çiçek ve körpe çağla dönemidir. Çiçeklenme zamanında –4, -5 o C' ye dayanabilen çiçekler, bu devrenin sonunda -5 o C' ve körpe çağla döneminde -1 o C, -0,5 o C' lerde zarar görürler. Dona dayanım bakımından çeşitler arasında büyük farklar görülmektedir.

Badem kazık köklü bir meyve türü olduğu için, kurak koşullara uyabilen bir meyvedir. Ancak yıllık yağış 300 mm'nin altına düşerse yeterli ürün alınmaz. Türkiye'nin en önemli badem üretim bölgesi olan Ege'de yıllık ortalama yağış 700 mm. civarındadır. Ancak yağışlar Ekim-Mayıs ayları arasında düşer. Bu nedenle kurağa dayanıklı çeşitlerin seçilmesi önem taşır.

Çiçek zamanı fazla yağışlı ve sisli hava şartları da badem yetiştiriciliği için zararlıdır. Bu gibi durumlarda mantari hastalıklar gelişmeye başlar. Bu durum ise ürün miktarını etkiler. Genç meyvelere Monilya hastalığı zarar verir. Yapraklarda Yaprak Delen Mantarı delik açar, dallarda çürüme yapar. Daha sonra, dallardaki çürüyen kısımlar çatlarlar. Fazla delikli yapraklar baharda dökülür, bu durum ise ağaçların iyi gelişmemesine neden olur.

TOPRAK

Badem, toprak istekleri bakımından seçiciliği fazla olmayan bir meyve türüdür. Hafif, derin, süzek ve alüvyal topraklarda iyi ürün verir. Bu gibi topraklarda kökler 3-5 m derine gider. Kumlu, killi ve çakıllı topraklardan da hoşlanan badem, ağır topraklarda hiç iyi sonuç vermez. Böyle yerlerde anaç olarak erik kullanılır.

AĞAÇ ÖZELLİKLERİ

Ağaç : 6-8 m. boylanır. Bazı hallerde ağaçların yüksekliği 12 m'ye kadar boylanabilir. Yıllık dallar üzerindeki tüm tomurcuklar aynı mevsimde büyür ve ikinci dallar meydana gelmesi halinde ağaç yayvan olur. Yıllık sürgünler üzerindeki tomurcukların sürmemesi halinde ise ağaç dik büyür (Teksas çeşidi gibi).

Badem ağaçları ortalama olarak 50 yıl kadar yaşarlar. 100 yaşına kadar yaşayan ağaçlara da rastlamak mümkündür.

Kök: Kazık kök tipindedir. Saçak kök az olduğundan, fidanlar yer değiştirme sırasında çok kayıplar verirler.

Yapraklar: Çeşitlere göre iri, orta iri ve küçüktür. Yaprağın bulunduğu dal ve çevre koşulları bunu etkiler. Renk açık ve koyu yeşil arasında değişir. Yaprağın kenarları dişlidir.

Tomurcuklar: Çiçek tomurcukları, farklı yaştaki dallarla bunlar üzerindeki 2-13 cm. uzunluğundaki buket denilen kısa meyve dalcıklarında bulunur.

TOPRAK HAZIRLIĞI

Toprak öncelikle derin olarak sürülür. Kuvvetli topraklarda dikim aralığı 8-9 m, zayıf ve az derin topraklarda ise 5-6 m olmalıdır. Ayrıca yağış miktarı azaldıkça, dikim aralıklarını arttırmak gerekir. Kurak koşullarda bademlik kurulması, yerinde çöğür yetiştirip aşılamak sureti ile yapılır. Çöğürler ancak 2-3 yıl sonra aşılanabilecek düzeye ulaşırlar.

BAHÇE TESİSİ

Ülkemizde halen yetiştiricilerimizin büyük bir kısmı bademi tohumla üretmektedir. Diğer meyve türlerinde olduğu gibi, badem de aşı ile üretilir. Badem için en çok uygulanan aşı yöntemi, bir yaşlı çöğürler üzerine durgun göz aşısıdır. Kışları ılık geçen bölgelerde örneğin Ege ve Akdeniz kıyılarında sürgün göz aşısı tercih edilir.

Ayrıca kıraç yerlerde bahçeye çekirdek (tohum) ekerek yerinde aşı yapma yoluna gidilebilir. Kalem aşısı da badem üreticiliğinde kullanılabilir. Yarma aşıdan ziyade kabuk altına yapılan çoban aşısı tercih edilmelidir.

Anaçlar:

Badem : Badem çöğürleri, kireçli ve kurak şartlar için idealdir.

Şeftali : Bademe göre daha yüzeysel köklüdür ve daha kısa ömürlüdür. Erken meyveye yatar. Kireç oranı düşük yerlerde kullanılır. Nemotodlu yerlerde nemaguard anaç olarak kullanılmalıdır.

Erik : Su tutan, kök çürüklüğü ile bulaşık topraklarda kullanılır. Ancak tüm çeşitlerle uyuşması iyi değildir.

BAHÇELERİN KURULMASI

Badem çabuk gelişen bir meyve türü olduğu için, sık dikimden kaçınılmalıdır. Ayrıca kullanılacak anaç da bu mesafelerin ayarlanmasında etkili olmaktadır. Bahçelerde kare dikim tercih edilmelidir. Meyilli arazide ise çapraz (kontur) dikim yapılmalıdır. Ağaçlar dikimi takip eden yaz aylarında birkaç kez sulanmalıdır.

Kışları soğuk geçmeyen bölgelerde fidan dikimi Ocak ayında yapılır. Soğuk bölgelerde ise Mart ayını beklemekte yarar vardır. Fidan çukurları 70-80 cm derinlik ve genişlikte olmalıdır. Dikilen aşılı fidanların aşı yerlerinin toprak içinde kalmamasına özen gösterilmelidir.

Badem çiçekleri kendine uyuşmazdır. Bu nedenle tozlayıcı başka bir çeşitle bahçe kurulması halinde ya hiç ürün alınmaz veya çok az ürün alınabilir. Bu nedenle esas çeşit ile birlikte 8-10 ağaca bir adet o çeşidi tozlayabilen çeşidin dikilmesi gereklidir.

MEYVE

Sert çekirdekli meyveler grubuna girer. Olgunlaşmış ve kurutulmuş bademlerde dış yeşil kabuk kuruyarak, kendiliğinden sert kabuktan ayrılır.

Badem çeşitli şekillerde tüketilen bir meyve türüdür.

A. Çerez olarak tüketim

•  Çağla badem

•  Taze iç badem

•  Kavrulmuş badem (tuzlu, tuzsuz)

B. Şekerleme, çikolata, pasta endüstrisinde tüketim

C. Diğer kullanım alanları: Badem yağı, kozmetik ve ilaç endüstrisi

Bademler, kabuk özelliklerine göre 4'e ayrılır.

El bademleri : El ile kolayca kırılırlar. Randıman yüksektir. Bazı çeşitlerde üst kabuğun dökülmesi veya karın kısmında açıklık bulunması sakınca olarak kabul edilmektedir.

Diş bademleri : Diş ile kolay el ile zor kırılırlar. Randıman yüksek olabilir. Saklanmaları el bademlerine göre daha kolaydır.

Sert bademler : Çekiçle kolay, diş ile zor kırılırlar. Bunlarda da iç randımanı taş bademlere göre genellikle daha yüksektir. Randımanları geniş bir dağılım gösterir. Kolay saklanırlar, kuşlardan zarar görmezler.

Taş bademleri : Kabuk ancak çekiçle kırılır. Randıman % 35'den daha azdır. Bazı çeşitler ticari yönden önemsizdir.

Ticari açıdan iyi bir badem çeşidinde bulunması gereken özellikler şunlardır:

1. Ağacın gelişmesi kuvvetli olmalıdır

2. Ağaçlar bol miktarda çiçek açmalıdır.

3. Çiçeklenme geç olmalıdır.

4. Diğer ticari çeşitlerle döllenebilmelidir.

5. Bol ve kararlı ürün vermelidir.

6. Meyveler aynı zamanda olgunlaşmalıdır.

7.Kolay hasat edilmeli, ancak rüzgar etkisiyle kolayca dökülmemelidir.

8.Yeşil kabuk kolay kavlamalıdır.

9. Çift ve ikiz badem oranı düşük olmalıdır.

10. Dış koşullara, hastalık ve zararlılara dayanıklı olmalıdır.

Kabuklu Bademde Aranan Özellikler:

1. Kabuk ne çok sert ne de çok yumuşak olmalıdır. Sert ve taş bademler kolay saklanabildikleri halde randıman düşüktür. El ve diş bademler daha zor saklanır.

2. Karın kısmında açıklık bulunmaması: Bazı el ve diş bademlerinde karın kısmı değişik oranlarda açıktır. Bazılarında ise karın kapalıdır. Bu durum seleksiyonda önem taşır.

3. Kuş zararının olmadığı yerlerde ince kabuklu el ve diş bademleri tercih edilir.

4. El ve diş bademlerinde, kabuğun delikli üst tabakası kendiliğinden alt tabakadan ayrılıp dökülür. Bu durum, kabuklu badem pazarlamada sorun yaratır.

İç Bademde Aranan Özellikler:

1. İrilik ve şekil: Şekil, endüstride kullanım alanını belirler.

İrilik 100 gr.'daki iç badem sayısı

Küçük 90-100

Orta irilik 80-90

İri 70-80

Çok iri 60-70

2. Renk: Geniş ölçüde kalıtsal yapıya bağlıdır. Açık renk iyidir.

3. İç zarın yüzeyinin düzgünlüğü: Kırışıklık istenmez.

4. İç zarın yüzeyinin tüylülüğü: Çok tüylülük kaliteyi düşürür.

5. İç randımanın yüksek olması.

6. Çift ve ikiz badem oranının düşük olması.

Çift oranı %0-5 olursa iyidir. Bu oran %5-10 olursa, çeşidin geç çiçeklenme gibi diğer niteliklerinin üstün olup olmamasına göre değerlendirilir.

BAZI BADEM ÇEŞİTLERİ

Seleksiyon No: 5-1

Ağacı dik ve yayvan olarak büyür. Gelişmesi orta kuvvettedir. Ağacı verimli, olgun meyvelerde kavlama iyi ve hasadı oldukça kolaydır. İç randımanı %70, çift badem oranı %2-3'dür. İç bademi küçüktür. Dölleyicileri 120-1 ve 17-4 seleksiyon numaralı çeşitlerdir.

Seleksiyon No: 17-4

Ağacı yayvan, gelişmesi kuvvetlidir. Bol ve kararlı ürün verir. Meyvelerde kavlama iyi ve hasadı oldukça kolaydır. İnce kabuklu bir çeşit olup, iç randımanı %60 civarındadır. Çift badem oranı %5 ve iç badem oranı orta iriliktedir. Dölleyicileri 20-1 ve 5-1 seleksiyon numaralı çeşitlerdir.

Seleksiyon No: 101-9

Ağacı dik ve yayvan olarak büyür. Hem verimli, hem de çok geç çiçek açma özelliğine sahiptir. Her yıl verim alınabilmektedir. Hasadı kolay ve kavlaması iyidir. Taş badem sınıfına girer. İç randımanı %27'dir ve çift badem yapmaz. İç bademi ufak ve orta kalitededir. Dölleyicileri 104-1, 101-23 ve Teksas'dır.

Seleksiyon No: 104-1

Ağacı dik ve yayvan olarak büyür. Verimli ve her yıl kararlı ürün verir. Meyvelerde kavlama iyi, hasadı kolaydır. İç randımanı %45, çift badem oranı ise %1 kadardır. İç bademi ufaktır. Dölleyicileri 101-91 ve Teksas'dır.

Nonpareil

Kaliforniya'da (A.B.D.) mevcut çeşitlerin en iyisi olarak kabul edilir. Ağacı kuvvetli ve verimlidir. Kabuğu ince, iç badem kalitesi yüksektir. İç randımanı %60-70, çift badem oranı ise %5-10'dur. Tozlayıcıları Ne Plus Ultra ve Teksas çeşitleridir.

Teksas

Kaliforniya'da (A.B.D.) yetiştiricilik açısından Nonpareil'dan sonra gelir. Ağacı çok kuvvetli, dış şartlara dayanıklı ve verimliliği yüksektir. Kabuğu yumuşak, iç badem kalitesi ortadır. İç randımanı %45-50, çift badem oranı ise %15-30'dur.

Ne Plus Ultra

Ağacı orta kuvvette, verimliliği orta ile yeterli arasındadır. Kabuğu yumuşak ve açık renkli olduğundan, özellikle kabuklu olarak satış için tercih edilen bir bademdir. İç randımanı %50-60, çift badem oranı ise %15-30'dur.

YILLIK BAKIM İŞLERİ

Dikilen fidanların tepesi 70-80 cm'den vurulur. Dikimi müteakip yaz budaması mutlaka yapılmalıdır.

Badem ağaçları genellikle modifiye lider veya goble şekillerine göre terbiye edilirler.

Sulama: Sulanmayan şartlarda badem bahçeleri daima otsuz bırakılır. Sulanan bahçelerde otların gelişmesine müsaade edilebilir. Ancak bunların hasattan önce toprağa devrilmesi gerekir.

Ülkemizde badem yetiştiriciliği kuru şartlarda yapılır. Ancak, sulandığı taktirde verim 2-4 kat artmaktadır.

Gübreleme: Ağaçların gelişmesini ve verimliliğini sağlamak için gerekli elementlerin çoğu topraktan ve havadan alınır. Gelişme için fazla miktarda sarf edilen azot toprakta depolanmaz. Bu nedenle badem bahçelerine her yıl azot takviyesi yapılmalıdır. Gübrelemede en doğru karar, yapılacak toprak ve yaprak analizi sonucunda belirlenebilir. Ancak, gübrelemede dekara 12.5 kg saf azot verilebilir. Orta ağırlıktaki topraklarda ve sulanmayan yerlerde gübreleme bir defada yapılır. Sulanan ve yağışı iyi olan yerlerde gübrelemenin 2-3 defada yapılması uygun olur. Azotça en zengin çiftlik gübresi, yanmış sığır gübresidir. Daima çiftlik gübresinin kullanılması halinde, sürgünlerin kısa kalması ve gelişmemesi ortaya çıkabilir.

Hasat : Meyveler genellikle el ile ve sopalar yardımıyla yere düşürülerek hasat edilmektedir. Meyveler iyice olgunlaştıktan ve dış kabuk kavladıktan sonra hasata başlanmalıdır. Dış ülkelerde makine ile hasat da yapılmaktadır.

SERT KABUKLU MEYVELERİN HASTALIK VE ZARARLILARI

ANTEPFISTIĞI ZARARLILARI

Antepfıstığı, meyveleri taze ve kuru olarak iç ve dış pazarlarda her zaman alıcı bulan; son yıllarda ülkemize önemli oranda döviz kazandıran; satış değeri yüksek, verimi iyi ve bakım giderleri ucuz olan önemli bir meyve çeşidimizdir.

FISTIK YAPRAK PSYLLASI (Agonoscena targionii)

Ülkemiz Antepfıstığı alanlarında gerek yayılış alanı ve gerekse yoğunluk bakımından en önemli zararlılardan biri Fıstık Yaprak Psyllasıdır. Antepfıstığı psillidi olarak da isimlendirilir (Şekil 28).

Şekil 28. Fıstık yaprak psyllası nimfleri.

Yumurtadan çıkan nimfler, yapraklarda bitkinin özsuyunu emerek beslenirler. Zarar gören yapraklar sararıp dökülürler. Yaprakların zamanından önce dökülmesi, hem ağacın zayıf kalıp bodurlaşmasına, hem de sürgünlerdeki bir yıl sonra meyve verecek karagözlerin dökülmesine sebep olmaktadır. Nimfler, beslenmeleri esnasında tatlımsı bir madde salgılamaktadır. Zararlının çok yoğun olduğu ağaçların altı, toz şeker serpilmiş gibi görünür.

ANTEPFISTIĞI YAPRAK BÜKEN PSYLLASI

(Agonoscena targioni)

Antepfıstığı alanlarında fıstık koşnili, fıstık torbalı koşnili, fıstık beyaz kabuklubiti (Şekil 29) ve fıstık virgül kabuklu biti olmak üzere 4 farklı tür bulunmaktadır.

Şekil 29. Fıstık beyaz kabuklu biti

 

Larvalar, yaprakların özsuyunu emmek suretiyle zararlı olurlar. Yoğunluğun fazla olduğu fıstık bahçelerinde sürgün ve dallar gelişemez, yapraklar zamanından önce dökülür. Sonuçta fıstık ağaçları zayıf kalır, meyve verimi ve kalitesi düşer.

Fıstık koşniline karşı mücadelede kültürel önlem olarak, yoğun şekilde bulaşık dal ve sürgünler budama sırasında kesilerek bahçeden uzaklaştırılmalıdır. İlaçlı mücadelede, yumurtaların tamamının veya tamamına yakın bir kısmının açıldığı dönem, en uygun mücadele zamanıdır.

ŞIRALI ZENK

Nimflerin yan yana yürümeleri ile karakteristiktir. Fıstık alanlarında önemli zararlılardan birisidir. Ergin ve nimfleri bitki özsuyu ile beslenirler. Ayrıca salgıladıkları tatlımsı madde nedeniyle fumajin oluşumuna neden olmakta ve bunun sonucu olarak, aynı yıl ürünü nitelik ve nicelik olarak olumsuz yönde etkilemektedir. Şıralı Zenke karşı mücadelede yaz aylarında nimfler hedef alınır.

ANTEPFISTIKLARINDA MEYVE İÇKURTLARI

1 – Fıstık iç güvesi

2 – Antepfıstığı meyve iç kurdu

Fıstık iç güvesinin larvaları (Şekil 30) henüz taze olan meyve kabuğunu meyve sapına yakın bir yerden delerek içeri girmekte ve yeni oluşan meyve içini tahrip etmektedir. Larvalar buldukları meyvede besin azaldığında başka meyvelere geçerek zararlarına devam etmektedir. Bir larva 8-12 meyveyi tahrip etmektedir.

Meyve içlerinde ilk genç larvaların görüldüğü dönem en uygun mücadele zamanıdır.

Şekil 30. Fıstık iç güvesi larvası

FISTIK DAL GÜVESİ

Antepfıstıklarında sürgünlerin uç kısımlarında beslenerek büyüme konisini tahrip eden, salkımlar yolu ile sürgün içinde galeri açarak beslenen, sügün ve yapraksız salkımların oluşmasına neden olan önemli bir zararlıdır (Şekil 31).

Fıstık dal güvesinin mücadelesinde, yumurtalardan yeni çıkan genç larvaların, sürgün içindeki asıl beslenme yerlerine ulaşmadan ilaçla temas edip ölmeleri hedef alınmaktadır.


Şekil 31. Fıstık dal güvesinin zarar şekli

FISTIK KARAGÖZ KURDU

Fıstık karagöz kurdu, üreme ve beslenme zararı olmak üzere iki şekilde zarar yapmaktadır. Üreme sırasındaki larvalar, ağaçlarda galeri açarak iletim kanallarını tahrip etmekte ve kurumalarına neden olmaktadır. Beslenme sırasında sürgün ve meyve gözleri diplerinde beslenmekte, meyve gözleri kurumakta ve dökülmektedir.

Fıstık karagöz kurduna karşı mücadelede, kimyasal mücadele ekonomik ve başarılı olmamaktadır. Bunun yerine ekonomik ve etkisi kesin olan kültürel önlemler öğütlenir. Şubat ve Mart aylarında bahçelerdeki budama artıkları demet yapılır ve tuzak olarak ağaç altına bırakılır. Bahçede bulunan bütün erginler üremek amacıyla dalların içine girerler ve yumurta bırakırlar. Erginlerin ilk giriş deliklerinden talaş çıkmaya başlayınca bu demetler toplanıp yakılmalıdır.

FISTIK GÖZKURDU

İlkbaharda yumurtadan çıkan larvaların zararı sonucu fıstık ağaçları çiçek açmamakta ve meyve bağlamamaktadır.

ANTEPFISTIĞI HASTALIKLARI

KARAZENK HASTALIĞI

Antepfıstıklarının en önemli hastalığıdır. Hastalığın tipik belirtileri, yaprakta ve meyve kabuklarında görülen koyu kahverengi veya siyah nokta şeklinde lekeler olup, yaprağa dağılmış olabilirler.

Hastalıkla mücadelede, sonbaharda yere dökülen bulaşık yaprakların toplanıp yakılması veya derince sürülerek gömülmesi en önemli rolü oynar.

Kimyasal mücadelede 1. ilaçlama, meyvelerin buğday tanesi ile iri mercimek tanesi kadar olduğu dönemde yapılmalıdır.

FINDIK HASTALIK VE ZARARLILARI

Ülkemiz dünyada fındık üreten ülkelerin başında gelmektedir. Ancak birim alanda elde edilen ürün bakımından diğer ülkelerin gerisinde kalmaktayız. Bunun nedeni bahçelerin yaşlı ve sık dikilmiş olması tozlayıcı çeşitlerinin eksikliği, budama ve gübrelemenin tekniğine uygun yapılmaması yanında hastalık ve zararlılarla bilinçli mücadele yapılmamasıdır.

Diğer bitkilerde olduğu gibi fındık bitkisinde de birçok hastalık ve zararlı mevcuttur. Bunlardan başlıcaları :

Fındık Kurdu

Erginler kül renginde 6 – 7 mm boyunda ve hortumludur (Şekil 32). Bacaksız olan larvalar beyaz, tombul ve kıvrıktır.

Şekil 32. Fındık kurdu.

Fındık kurdu beslenme ve yumurta bırakma yoluyla zararlı olan bir böcektir. Fındığın meyve kabuğunu, hortumunun ucundaki ağız parçalarıyla kemirerek delen böcek, kabuk içindeki yumuşak etli kısımla beslenir. Normal iriliğe erişinceye kadar zarar gören meyvelerde kabuk içindeki etli kısım bozularak sarı bir renk alır. Sonradan bu renk, kabuk üzerinde de belirir. Meyve beslenemediği için kabukta çöküntüler oluşur. Bu zarar şekline halk arasında “Sarı Karamuk” denir. Meyve normal iriliğe eriştikten sonra zarara uğrarsa, meyve içi kararır. Kabukta oluşan çatlaklardan dışarı sızan siyah sıvı zuruf ve kabuğu kirletir. Böylece halk arasında “Kara Karamuk” denilen zarar şekli meydana gelmiş olur. Bir böcek beslenme yoluyla yaklaşık 80 meyveye zarar verir. Bir dişi böcek yumurta koymak sureti ile yaklaşık 42 meyveye zarar verir. Buradan da anlaşılacağı gibi, bir çift böceğin ortalama 200 adet meyveye zararı söz konusudur.

Fındık kurdu mücadelesi, meyvelerin zararlıdan korunması amacını güder. Bunun için ergin böceklerin ekonomik zarar yapmaya başladıkları dönemde, bahçeleri ilaçlı bulundurmak gerekir. İlaçlama, bahçedeki hakim çeşitlerin yarıdan fazlası mercimek iriliğine yaklaşınca (3-4 mm) yapılmalıdır. Ergin çıkışının tamamlanmak üzere olduğu bu dönem, Karadeniz Bölgesinde nisan sonuna rastlar. Bu dönemde meyve mercimek iriliğini geçince (3-4 mm), mücadele yapılması düşünülen bahçedeki böcek yoğunluğunun saptanması amacı ile bir sürvey yapılmalıdır. Bunun için 1-10 dekar büyüklükteki bahçelerde 10 ocak, 10-30 dekar büyüklükteki bahçelerde 20 ocak, 30 dekardan büyük bahçelerde 30 ocakta; ağaç altına serilen 3x3.5 m'lik bir bez örtüye silkelenmelidir. İşlem sabah erken saatlerde veya akşam üzeri sakin, rüzgarsız ve yağışsız günlerde yapılmalıdır. Bulutlu günlerde günün her saatinde sayım yapılabilir. Şiddetli yağış veya rüzgar sonrasında sayım ertelenmelidir. Sayım sonucunda 10 ocaktan 2'den fazla ergin böcek düşerse mücadele gereklidir. Ancak, sayım yapılan örtünün boyutları küçükse o takdirde verilen örtünün alanına eşit gelecek biçimde sayılan ocak sayısı artırılmalıdır.

Bahçe toprağının çapalanması, böcek yoğunluğunun azalması üzerine önemli bir etkendir.

İlaçlı mücadele bahçedeki hakim çeşitlerde bulunan fındık meyvelerinin yarıdan fazlasının mercimek iriliğine ulaştığı zaman (3-4 mm) yapılmalıdır. Ergin çıkışının tamamlanmak üzere olduğu bu dönem Karadeniz Bölgesinde nisan ayı sonuna rastlar.

Fındık Filiz Güvesi

Erginleri 4.5-5 mm boyundadır. Bu zararlının kanat açıklığı 12-13 mm ve kanat duruşu çatı biçimindedir.

Karadeniz Bölgesinde yaygın olarak görülen bu zararlı fındığa has bir zararlıdır. Fındık Filiz Güvesinin ilk zararı, temmuzda yapraklarda görülür. Larvalar, yaprak alt yüzünde orta damarla yan damarların birleştiği koltuklarda beslenerek, üçgen şeklinde karakteristik kahve rengi lekeler meydana getirirler.

Mart ortalarında, kozalaklarda beslenenler dışındaki bütün larvalar, sürgünlerin dip muhafaza yaprakları arasında ördükleri kabarık ağ içerisinde bulunurlar. Henüz gelişmekte olan sürgünler hücuma uğrayınca kururlar. Fakat ağ ile dala yapıştırılmış olduklarından düşmezler. Bu şekilde kurumuş sürgüncükler, filiz güvesinin tipik zarar şeklidir. Böyle göz ve sürgünler koparılınca ortada larva giriş deliği görülür. Sürgünler gelişince larvalar, sürgün özünden uca doğru galeri açarak, sürgün uçlarının kurumasına sebep olurlar. Bir larva beş ayrı sürgünü kurutabilir.

Tüm fındık alanında yaygın olan ve 2-3 yılda bir salgın yapan bu zararlı, üründe ortalama % 30 oranında azalmaya neden olur.

Fındık filiz güvesi ile bulaşık olan bahçelerde bir ön sayım yapılarak mücadeleye gerek olup olmadığına karar verilmelidir. Bunun için 1-10 dekar büyüklükteki bahçelerde 10 ocak, 10-30 dekar büyüklükteki bahçelerde 20 ocak, 30 dekardan büyük bahçelerde 30 ocak işaretlenir. Her işaretli ocaktan alt, orta ve üst kısımlardan onar tane olmak üzere, toplam 30 yaprak alınıp kahverengi larva beslenme arazı olanlar sayılır. Buradan 100 yaprağa isabet eden ortalama araz bulunur. Zararlılık eşiği 100 yaprakta 15 araz olduğunda, bu değerden fazla yoğunluktaki yerlerde mücadeleye karar verilir.

Hasattan sonra eylül sonlarına kadar ilaçlı mücadele yapılmalıdır.

Fındık Kozalak Akarları

Fındık kozalak akarı ergini, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük, ortalama 0.2 – 0.3 mm uzunluğunda, iğ şeklinde ve mat beyaz renklidir.

Akar, kışı kozalaklar içerisinde geçirir. Mart sonlarında tam olarak gelişerek açılan ve dışı yeşil, içi sarımsı yeşil- kırmızı renk alan bu kozalaklardan nimfler göç etmeye başlarlar. Göç, nisan ve mayıs aylarında olur. Salgı ve emgi ile dokulara yaptıkları uyarı sonucu gözlerin anormal gelişmesine ve şişkinleşmesine neden olurlar (Şekil 33). Temmuz başlarında daha sivri görünüşlü sağlamlardan kolayca ayrılabilen bulaşık gözler, ağustosta nohut iriliğine ve yıl sonunda da normal kozalak büyüklüğüne ulaşırlar.

Tomurcuk içerisine girerek beslenmesini sürdüren fındık kozalak akarı, temmuz ayından başlamak üzere tomurcukta şişmelere, irileşmelere sebep olur. Ağustos-da nohut iriliğine ulaşan bu iri yapılara kozalak, mantar ya da gül adı verilir. Tomurcuğun içinde meydana getirilen anormal yapılar, önceleri dışarıdan belli olmaz. Ancak ekim ayından sonra yoğun zararlı saldırısına uğrayan tomurcukların dış pulcuklarında kurumalar ortaya çıkar. İlerleyen mevsim ve fenolojik gelişme sonrası kozalağın açılması ile zarar tüm şiddeti ile kendini belli eder. Yapılan çalışma sonucu, bu kozalağın en irilerinin tombul çeşidinde olduğu ve içerisinde de yaklaşık 50.000'e varan sayıda akarın bulunduğu belirlenmiştir. Özellikle bakımsız bahçelerdeki fındıklarda kozalak oluşumu daha fazla olmaktadır.

Şekil 33. Kozalak akarı tarafından zarar uğratılmış tomurcuklar

Özellikle erkek ve dişi çiçek dökümleri ile zarar daha da fazla olmaktadır. Yaprak ve sürgün gibi vegetatif organlarında zarar görerek dökülmesi sonucu, bitkinin yıldan yıla zayıflaması ve verimden düşmesi söz konusu olmaktadır.

Kozalak akarlarının ortaya koyduğu zarar oranı, çeşitli fındık çeşitlerinde farklılık gösterir. Ortalama olarak toplam tomurcuğun % 26'sında zarar meydana getirmektedir.

Özel bir fındık zararlısıdır.

Mekanik Mücadele :

Kış sonuna doğru, özellikle bitkinin yapraksız döneminde kozalakların toplanarak yakılması, içinde bulunan akarların baharda yayılmasını önleyecektir.

Kimyasal Mücadele :

Kimyasal mücadeleye karar vermeden önce bir ön sayım yapılmalıdır. Bunun için 1-10 dekar büyüklükteki bahçelerde 10 ocak, 10-30 dekar büyüklükteki bahçelerde 20 ocak, 30 dekardan büyük bahçelerde 30 ocak, tesadüf prensiplerine uygun olarak işaretlenir. İşaretli her ocağın birer dalındaki kozalaklar sayılarak kaydedilir. Bu rakamlardan yararlanılarak bir daldaki ortalama kozalak sayısı kaydedilir. Bir dalda ortalama 5 kozalak varsa, o bahçede ilaçlama gereklidir. Bu ilaçlamadan 15 gün sonra ikinci bir ilaçlama yapılırsa daha iyi sonuç alınır. En uygun ilaçlama zamanı nisan ayının ilk yarısıdır.

Fındık Koşnilleri

Fındıklarda bilinen koşnil türleri Fındık Koşnili ve Fındık Kahverengi Koşnilidir. Yumurtaları mayıs ayı sonlarında açılmaya başlar. Çıkan larvalar sürgün ve yapraklara dağılırlar.

Larva ve erginler, yaprak ve sürgünlerde emgi yaparak beslenir. Ayrıca çıkardığı tatlı madde ile karaballık oluşumuna da neden olur. Böylece bitkilerin zayıflamasına, verim düşüklüğüne, yoğun bulaşmalarda da kurumalar yaparak önemli zararlara neden olurlar.

Kimyasal Mücadele

Bulaşık olduğu bilinen bahçelerde genel bir inceleme yapılarak, bulaşmanın dağılışı ve yoğunluk üzerinde bir gözlem yapılmalıdır. Eğer bulaşık ocak sayısı onun üzerinde ise, bunlardan rast-gele 10 ocak belirlenir. Sonra, her bir ocaktan üçer bulaşık sürgün (1-3 yaşlı) alınarak üzerindeki koşniller incelenir. Toplam 30 sürgünün her birinde ortalama beş canlı koşnil varsa, o bahçede ilaçlamaya karar verilir. İlaçlama bulaşmanın dağılışına göre, bahçenin tümünde yada belirli bir bölümünde uygulanabilir.

Zararlının hareketli ve birinci dönemlerinden oluşan genç larvalarına karşı mücadele yapılır. Bu amaçla yumurta açılımının tamamlanmasına yakın, haziran sonlarında (ilk açılmadan yaklaşık bir ay sonra) ilaçlama yapılabilir. Çok yüksek populasyon olmayan yerlerde ilaçlama yapılmamalıdır.

Fındık Kokarcası

Erginler 11 –14 mm boyunda üstten görünüşü yeşil, kahverenkli ya da yeşilimsi-kahve renklidir (Şekil 34).

Erginler ve nimfler, fındık meyvelerinde emgi yapmak sureti ile zararlı olurlar.

Bu zararlının değişik dönemlerde dört ayrı şekilde zarar meydana getirdiği tespit edilmiştir.

Kokarca normal iriliğe ulaşıncaya kadar olan dönemde “sarı karamuk”, normal iriliğe ulaşmasından iç doldurmaya kadar geçen dönemde zarar gören meyveler ise “kara karamuk” olurlar. Meyvelerin yeni iç doldurduğu dönemde emilmesiyle, bulaşık ve yer yer çöküntülü olan şekilsiz içler oluşur. Meyve kabuğunda herhangi bir değişme görülmezken, danede çöküntüler ve buruşuklarla karşılaşılır. Erginler ve nimfler, olgunlaşmakta olan meyveler üzerinde (temmuz ayı içinde) beslenerek, dış satım yönünden önemli olan lekeli iç tipi zararı oluştururlar. Karamuk ve şekilsiz iç biçiminde zarar gören meyveler dökülmekle birlikte, lekeli içler dökülmezler. Zararlı böylece hem ürün kaybına (karamuk + şekilsiz iç), hem de ürün kalitesini olumsuz yönde etkileyen emgili iç (şekilsiz + lekeli iç) oluşumuna neden olmaktadır.

Fındık bahçelerinde kışlayan erginlerin çıkışı, nisan ayının ikinci yarısında en üst düzeye ulaşmaktadır. Bunun için 1-10 dekar büyüklükteki bahçelerde 10 ocak, 10-30 dekar büyüklükteki bahçelerde 20 ocak, 30 dekardan büyük bahçelerde 30 ocak; 3x3.5'lik bir bez örtüye silkelenmelidir. İşlem sabah erken saatlerde veya akşam üzeri sakin rüzgarsız ve yağışsız günlerde yapılmalıdır. Düşen erginlerin sayılması sonucunda 10 ocakta ortalama bir ya da daha fazla kışlamış ergin bulunan bahçelerde ilaçlı mücadeleye karar verilerek, zararlı kontrol altına alınmaya çalışılır.

Şekil 34. Fındık kokarcası.

Dal Kıran

Ergin dişiler ağaç gövde ve dallarında galeriler açarak zararlı olurlar. Galeri yerinin kapatılması mümkün olmadığından, buradan devamlı bitki öz suyu dışarı sızmakta ve ağaç zayıflamaktadır (Şekil 35). Hücuma uğrayan dallar zayıflar veya tamamıyla kurur. Genel olarak 2-3 cm kalınlığındaki dalları bir galeri kurutmaktadır.

Dalkıran mücadelesi ergin dişilerin galeri açmalarını önlemek amacıyla yapılır. Bölgemizde sahil kesiminde ergin çıkışı genel olarak fındık kurdu mücadelesinden 30–40 gün sonra, takriben haziran ayının ikinci yarısında başlar.

Şekil 35. Dal kıran ergini ve fındık dalındaki zararı

Mayıs Böceği

Erginleri 2,5–3 cm boyunda, genellikle kızıl–kahverengi görünüştedirler (Şekil 36). Yaprak ve çiçek üzerinde beslenerek zarar yaparlar. Larvalar birinci dönemlerinde fındığa zararlı olamamakla birlikte, ikinci dönemlerinde fındık bitkisi kökleri ile beslendiklerinden, bitkiye zarar verirler. Bunun sonucunda bitkide uç kurumaları başlar ve bu kurumalar ana dallara kadar ilerler. Larvaların üçüncü dönemdeki zararı, ikinci dönemden daha şiddetlidir.

Şekil 36. Mayıs böceği.

Eylül başından ekim ayının on beşine kadar olan süre içinde ilaçlı mücadele yapılabilir. Bu dönemde hem larvaların çoğu kolayca mücadele yapılacak ikinci dönemdedirler, hem de toprak ilacın karıştırılması için en uygun durumdadır.

İlaçlar bahçıvan süzgeci veya pülverizatörlerden biriyle atıldıktan sonra toprağın işlenerek, ilacın 20 cm derinliğe kadar karıştırılması gereklidir. İlaçlanan yerde 1-2 yıl süreyle tekrar ilaçlamaya gerek yoktur.

Bunlardan başka önemli fındık zararlıları; Amerikan Beyaz Sineği, Uçkurutan, Virgül Kabuklu Biti, Fındık Yaprak Deleni, Fındık Gal Sineği, Fındık Teke Böceği (Filiz Kurutan), Yaprak Bitleridir.

Fındık üretim alanlarımızda görülen önemli fındık hastalıları ise; Fındık Bakteriyel Yanıklığı, Fındık Küllemesi, Fındık Dal kanseridir.

CEVİZ HASTALIK VE ZARARLILAR

Cevizde önemli hastalık ve zararlılar; Antraknoz ve İç Kurdudur.

Ceviz Antraknoz hastalığına bir mantar sebep olur. Bu mantar ilkbaharda meyve ağaçları uyanırken, havalar yağışlı ise, uyanır ve ceviz yaprakları kedi kulağı büyüklüğünü alır almaz, onları hastalandırmaya başlar.

Yaprakların üzerinde etrafı kesin hudutlarla çevrili, kızıl kahverengi lekeler, sonraki günlerde koyu kahverengine dönüşür. Bu mantar sadece yaprakları değil, daha sonra yeni süren genç dal sürgünlerini ve meyvelerin yeşil kabuklarını da hastalandırır (Şekil 37).

Şekil 37. Ceviz antraknoz hastalığının yaprak ve meyvelerdeki
belirtileri.

Genel kış mücadelesi içinde şubat ayında %1.5-2'lik bordo bulamacıyla bütün gövde ve dallar yıkanmalıdır. Yağışlı geçen yıllarda muhtemel mantari hastalıklara karşı Mayıs-Haziran aylarında koruyucu olarak %0.5'lik bakır veya çinkolu ilaçlarla ya da %1'lik bordo bulamacıyla iki ilaçlama yapılmalıdır.

Meyveler can eriği iriliğini alınca iç kurduna karşı Haziran ayında insektisit (parathion) ve koruyucu ilaç kullanılabilir.


Meyvecilik Ana Sayfası




page counter
Siteiçi Arama Motoru

 

Google Gruplar
cinarziraat grubuna
kayıt ol
E-posta:

Bu grubu ziyaret et


Dost Siteler

Atletizm Portalı
Çınar Fidancılık
Turkey Hotel Trend
Yemek Tarifleri
tarım ilan sitesi
ısparta şehir portalı
www.bahcesel.com



Ana Sayfa | İlan Ekle | Arıcılık | Bağcılık | Beslenme | Büyükbaş Yetiştiriciliği | Gıda | İpekböceği
Kanatlı| Küçükbaş yetiştiriciliği | Meyvecilik | Sebzecilik | Yetiştiricilik | Tavukçuluk | Ürünlerimiz

cinarziraat@hotmail.com
Sitemizdeki bilgiler yayçep ve www.ebkae.gov.tr den alıntıdır
Elma, Armut, Kiraz, Fidanı, Mahlep, Badem, Zerdali, Şeftali, tohum, tohumu, plastik, aşı bağı, Jersey Mac, Grany Smith, Golden, Starking, Red Chief, Jona Gold, M9, MM106, MM11, Yabani Çöğür, Dixired, Monroe, Nektarin , Armking. Crimson Gold, S.S.Summer Red, Fantassia, 0900 Ziraat, Dalbastı, Aksehir Napolyonu, Allahdiyen,Uluborlu Napolyonu, Lambert, Starks Gold , Beyaz Kiraz, Akça, Williams , Santa Maria , Deveci ,Ankara ,Margeret Maria , Alyanak,Tyrinte , Sekerpare , Tokaloğlu , Ninfa , H.Haliloglu , Hasanbey , Aprikoz(Igdir) , Esme, Limon , Ekmek , Sebin , Bilecik , Kaplan , Yalova-1 , Yalova-3 , Yalova-4 , Trabzon Hurmasi (Cennet Elmasi), Hachiya (Çikolatali) , Hachiya (Çikolatasiz) , Texsas, Nonperail , Drake , Fernandez , Can-Papaz, President, Stanley , Kütahya , Hicaz , Gemlik, Domat , Samanlı , Toprak Ulak, Çakir , Çekiste , Çelebi , Çiller , Elma , Şeftali , Kiraz , Armut , Kayısı , Ayva , Ceviz , Badem, Erik, Vişne , Nar, eğridir, ısparta, afyon, çay,